Ama turizm piyasasının, insanlara gerçekten yarar sağlanabilecek şekilde idare edilmesi oldukça önemli. | TED | لكن إدارة سوق السياحة بالطريقة التي يمكن أن تفيد الشعب حقا مهم للغاية. |
Fakat iş gücü piyasasının bu köşesi için daha fazlası var mıdır? | TED | ولكن هل من الممكن القيام بالمزيد لهذا الجانب من سوق العمل؟ |
Ceza kanunu ve polisi koyarak neden olduğu merkez ve çevre kontrolü için çalışması, dinamik küresel hammadde piyasasının felaket bir tarifidir. | TED | ولهذا السبب فإن وضع القوانين الجنائية والشرطة في جميع الجهات كمحاولة للسيطرة على سوق السلع العالمية النشط ما هي الا وصفة للدمار. |
Yani, 2040, 2050'de iş piyasasının nasıl olacağını kimse bilmiyor. | TED | أقصد، لا أحد يعلم حقيقةً ماهية سوق العمل في عام 2040، 2050. |
Bu yıl, e-sigara piyasasının dünya çapında 26 milyar dolar geliri olması bekleniyor. | TED | في هذا العام، يُرجح أن يحقق سوق السيجارة الإلكترونية 26 مليار دولار من المبيعات حول العالم. |
Brezilya ceviz piyasasının yüzde 15-20'sine, belki yüzde 22'sine, hakimdik. | TED | استحوذنا على 15 إلى 20، ربما حتى 22 بالمئة من سوق المكسرات البرازيلية العالمي. |
Burası Amerikanın elektronik üretiminin kalbi, yani dünya mikro çip piyasasının °%°80'ini elinde tutuyor demek. | Open Subtitles | هذا هو قلب الإنتاج الإلكتروني بالولايات المتحدة الأمريكية والذي يشير إلى ماذا ثمانون بالمئة من سوق الرقاقات العالمي |
Şuan mortgage bono piyasasının sahtekarlık içerdiğine inanmamı gerektirecek bir sebebim var. | Open Subtitles | أنا حاليا لدي سبب كي أعتقد أن سوق سندات الرهنية محتال |
California emlak piyasasının çöküşü burada da etkisini gösteriyor. | Open Subtitles | إنهيار سوق الإسكان في كاليفورنيا تلقت تخفيضات شخصية هنا في المحطة |
Duydum ki, emlak piyasasının çöküşünü temsil eden bu anıtları elden çıkarmak istiyormuşsun. | Open Subtitles | إذن، سمعت أن عليك نقل هذه النصب التذكارية إلى سوق الإسكان الميت |
Bu kadar çok platini geri getirmek hiç birşey yapadan platin piyasasının dışında kalmana neden olur. | Open Subtitles | جلب الكثير من البلاتين يمكن ان يسبب ذلك الى نزول سوق البلاتين |
Şuan mortgage bono piyasasının sahtekarlık içerdiğine inanmamı gerektirecek bir sebebim var. | Open Subtitles | لدي سبب حالياً يجعلني أعتقد أن سوق السندات العقاري مُحتال. |
Kuzeydoğu fayans piyasasının büyük isimleri gelmiş. | Open Subtitles | يبدو تجمعاً لأهم الأشخاص في سوق البلاط في الشمال الشرقي. |
Ama aynı zamanda, ev piyasasının umut verici olduğunu duyduğumuzda, "Evimin fiyatı kesinlikle ikiye katlanacak." | TED | لكن في نفس الوقت، عندما نسمع بأنّ التوقعات بخصوص سوق العقارجيدة، نخمّن : "حسناً، سيتضاعف سعر منزلي بالتأكيد". |
Bu konuşma işgücü piyasasının gizli bir köşesi ile ilgilidir. | TED | سنتحدث عن الجانب المخفي من سوق العمل. |
Ve biz gerçekten insanların çalışma sebebi ve iş gücü piyasasının neye benzediği hakkında bu inanılmaz basit görüşe sahibiz. | TED | ونحن بالفعل لدينا هذه النظرة المبسّطة بشكل لا معقول عن كيفية عمل الناس و الشكل الذي يكون عليه سوق العمل . |
Ama aslında kastettiğim şu, bu çaresizlik hissinin sebebi çoğu Amerikan'ın petrolün fiyatını dünya petrol piyasasının değişen şartlarının değil de gizli anlaşmaların belirlediğini düşünmesi. | TED | لكن في الحقيقة, أعني هذا الشعور بالعجز تولد لأن معظم الأمريكيين بالفعل يشعرون أن أسعار النفط ناتجة عن مؤامرة و ليست نتيجة تقلبات سوق النفط العالمي |
İş piyasasının nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrin varmı senin? | Open Subtitles | ألديك أدنى فكرة عن سوق العمل الآن؟ |
Popüler sanat piyasasının garipliklerini anlamaya çalışma. | Open Subtitles | لا تتعب نفسك بمحاولة فهم خصائص سوق الفن |
Anlıyorum. Şu sıralar iş piyasasının ne kadar kötü olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم كم هو سوق الاعمال سئ هذه الايام |