| Domates sosunun ne olduğu hakkında platonik bir kanıları vardı. | TED | كانت لديهم نظرية, نظرية أفلاطونية, لما كانت عليه صلصة الطماطم. |
| Neden platonik bir ilişki yaşayan iki kişinin birini öldürdüğünü düşünsünler ki? | Open Subtitles | لماذا تفترض الشرطة أن الناس في علاقة أفلاطونية يريدون قتل شخص ما |
| Müvekkilimle olan ilişkiniz tamamen platonik değil mi? | Open Subtitles | هل هو صحيح أن علاقتك بموكلتى أفلاطونية تماماً؟ |
| Bunun platonik olduğunu sana söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بانة حب أفلاطوني بينهم. |
| platonik bir bayan arkadaşı var. | Open Subtitles | أفلاطوني. النساء اصدقاء أفلاطون |
| Hey, bence sen inanılmaz birisin tamamen platonik anlamda demek istiyorum. | Open Subtitles | اعتقد انك رائع, انا اعني ذالك افلاطوني بالكامل |
| "platonik" diye biri yok. Demek ki bu konuda da yalan söylüyorsun. | Open Subtitles | لا يوجد " بلاتونيك " لذا أخمن أن هذه هى كذبة أيضاً |
| Onun sadece platonik bir arkadaşı olduğunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | هي تؤكد ان صداقتها معه كانت صداقة عذرية. |
| Hayır, platonik bir iyilik. Ve çok ciddiyim. | Open Subtitles | لا طيبة أفلاطونية وأنا أعني ذلك بجديّة كبيرة |
| Ne yazık ki eski hayatım hakkında konuşmam, platonik olmayan ilişkilerde yer almam, umumi yerlerde ibadet etmem ve Subway dışında her yerde bulunabilecek taze, sağlıklı olmayan yiyecekleri yememe izin verilmiyor. | Open Subtitles | للأسف لا يسمح لي بمناقشة حياتي السابقه أو الدخول في أي علاقات غير أفلاطونية ممارسة أي شعائر دينية علناً |
| Tıpkı dünyadaki hiçbir bekâr insanın platonik olmadığı gibi. | Open Subtitles | مثل علاقة أي زوجين من العُزاب في العالم إنها ليست أفلاطونية |
| Açıkçası ben sadece bir tane gerçek platonik ilişki biliyorum. | Open Subtitles | الحقيقة أني أعلم علاقة واحدة أفلاطونية صادقة |
| Hem bir aktris hem de bir anne ama onun yerine, dünyaca bilinen bir hukukçu oldum ve bir dizi gerilimli, platonik ilişkim oldu. | Open Subtitles | ممثلة وأم بدلاً من أن ينتهي بي المطاف كعضو مشهور عالمياً في عالم القضاء حظيت بسلسلة علاقات أفلاطونية مرهقة. |
| Çünkü Chez Panisse'deki şef, kırmızı kuruklı saşimi hakkında platonik bir kanıya sahiptir. | TED | عنده نظرية أفلاطونية لطبق الشاشيمي. |
| Tam anlamıyla platonik, çoğunlukla yani. | Open Subtitles | أفلاطوني بحت، بالنسبة للجزء الاكبر |
| - platonik, değil mi? | Open Subtitles | هذا أفلاطوني ، صحيح ؟ |
| platonik bir ilişki yürüt. | Open Subtitles | أبقِه أفلاطوني. |
| Tabii ki, sen platonik olmasını istemedikçe çünkü bir şekilde şu an bunu mümkün kılabilirim. | Open Subtitles | الى اذا انتِ لاتريدي انت تكوني افلاطوني لانني يمكنني انا اعمل هذا في الوقت الحالي بطريقي الخاصة |
| - platonik olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | ـ قد كان بلاتونيك ، حسناً ؟ |
| ilişkimizin tamamen platonik olduğuna dair sana garanti veririm. | Open Subtitles | أوكد لكِ بأن علاقتنا عذرية تماماً |
| Yani Wendy ile aranızdaki şey tamamen platonik miydi? | Open Subtitles | إذاً .. اتفاقك مع (ويندي) كان أفلاطونياً وعذريـاً بالكامل ؟ |
| Howard'ın yaptığı üçüncü ve belki de en önemli şey, platonik yemek algısına karşı gelmesiydi. | TED | الشئ الثالث الذي فعله هاورد , ربما الأكثر أهمية, أن هاورد تصدى لنظرية الطبق الأفلاطوني. |
| Beş platonik cisimden birisi. | TED | إنه واحد من المجسمات الأفلاطونية الخمسة. |
| Hayatım boyunca platonik aşktan başka bir şey yaşamadım. | Open Subtitles | لم أكن أملك شيئا طوال حياتي سوى الحب العذري |