Frank'in ölümünden sonra yarışa olan rağbet azaldı. | Open Subtitles | شعبية ذلك السباق انخفضت الى النصف منذ خروج، فرانك |
Çünkü kadınların oynadığı filmler uzun bir süredir rağbet görmüyordu. | Open Subtitles | يجب أن تتفهموا أن أفلام النساء كانت شعبية لفترة |
Önce, the Axis elemanları Amerika'da yayınlanacak olan Comedy Central Özel'i kaydettiler, ve bu YouTube'da büyük rağbet gördü. | TED | أولا، قام شباب فرقة محورالشر بتسجيل برنامج خاص بقناة “كوميدي سنترال” الذي أذيع بالولايات المتحدة، و كان له شعبية كبيرة في “يوتيوب”. |
Çoğu öğrencinin rağbet gösterdiği lüks çanta markası. | Open Subtitles | الحقائب ذات العلامات التجارية الفاخرة باتت مطلوبة بين الطلاب |
Belirgin bir özelliği olmayan bu okyanusta bu örtüler sığınmak isteyen yavru balıklardan çok rağbet görecek. | Open Subtitles | في المحيط الخالي من المعالم، هذه الحصران مطلوبة كثيراً كملجأ للاسماك الصغيرة. |
- Çok rağbet görüyor. | Open Subtitles | -إنها مطلوبة كثيرًا . |
Gördüğünüz gibi, Nasıralı oldukça rağbet görüyor. | Open Subtitles | كما ترى، هذا الناصري كسب شعبية جارفة |
Farklı yönde gelişim gösteren tek yer Meksikalı başkan Peña Nieto'nun rağbet görmemesi. | TED | المكان الوحيد الذى نراه يتحرك في اتجاه آخر هو عدم شعبية رئيس المكسيك (بينيا نيتو). |
Bugün bayağı rağbet görüyorum. | Open Subtitles | لديّ شعبية اليوم |