- Her şeyin normal olduğunu söylediler. - Diğer her şeyin normal. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن كل شئ طبيعى فى كل شئ آخر ، نعم |
Gölü boşaltmaları gerektiğini söylediler. Bu olacak iş değil tabii ki. | Open Subtitles | و التى يقولون انه علينا تجفيفها و ما هو صعب قليلا |
Sizi bulan balıkçılar delicesine bir hayali düşmandan bahsettiğinizi söylediler. | Open Subtitles | الصياد الذي وجدك قال بأنك كنت تهذي عن عدو خيالي |
Bana eğer istediklerini yaparsam, babamı görmeme izin vereceklerini söylediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أنني إذا فعلت مايريدون فإنهم سيجعلونني أرى والدي |
Bak, Bob ve Mel sen olur dersen sorun olmadığını söylediler. | Open Subtitles | لا، بوب وميل قالا ذلك هو كان جيد، إذا كنت تقبل. |
Sana is yerinden ulasmaya çalistim ama seni tanimadiklarini söylediler. | Open Subtitles | حاولت الوصول إلى عملك لكنهم اخبروني أنهم لم يسمعوا عنك |
Komşular, 10:30 sularında büyük bir patlama sesi duyduklarını söylediler ve polis geldi | Open Subtitles | الجيران يقولون أنهم سمعوا إنفجاراً في العاشرة والنصف هذا الصباح .. الشرطة وصلت |
- Bir silah bulduklarını söylediler. - Hayır. Aslında buldular... | Open Subtitles | يقولون انهم عثروا علي مسدس لا , حسنا لقد وجدوا |
Formdan telefon numarasını alıp beni arayarak perişan halde olduğunu söylediler. | Open Subtitles | وجدوا رقم هاتفكِ على الإستمارة وأتصلوا بي يقولون إنكِ كنت مذهولة |
Bu ürün için yarışan birkaç firma daha olduğunu söylediler. | Open Subtitles | يقولون ان العديد من منافسينا يتسارعون ليعرضوا عليهم هذا المنتج |
Burnunu kaybettiğini söylediler ama o kadar da iğrenç görünmüyor. | Open Subtitles | لقد قالوا أنك فقدت أنفك لكنها ليست بشعة كما يقولون. |
Sadece tüm doktorlar onun ileri derecede bunaklıktan muzdarip olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد قال كل الأطباء أنه كان يُعانى من إختلال عقلي شديد |
Hatırlayın, blog yazarları, kaza dışında bir şey duymadıklarını söylediler. | Open Subtitles | تذكر ، المدون قال أنه لم يسمع شيئا سوى الإصطدام |
Adım Leonard Lowe. Bana, uzun bir süredir uzakta olduğumu söylediler. | Open Subtitles | أسمى لينارد لو لقد قالوا لى أننى كنت بعيداً بعض الوقت |
İlk karşılaştıklarında birbirlerinden çok da etkilenmediklerini söylediler. | TED | قالا أنهما لم يكونا فعلاً معجبين ببعضهم البعض عند أول لقاء. |
O gün, tez danışmanlarımla görüşmem vardı. Bana anıtın o gün yıkılacağını söylediler. | TED | في ذلك اليوم، حدث أن كان لي إجتماع مع المشرفين، وقد اخبروني أن التمثال سوف يسقط في ذلك اليوم. |
Federal savcılarla ile bana önümüzdeki beş aylık planlarımızı boşaltmamızı söylediler. | Open Subtitles | أنا والمدّعون الفيدراليّون قيل لنا أن نوضّح تقويماتنا للخمس شهور القادمة |
Burada ne yapacağımız hakkında sana bir şey söylediler mi? | Open Subtitles | هل أخبروك أي شيء عن الذي مفترض أننا سنفعله هنا؟ |
Bu sabah burada olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا انها هنا هذا ما قالوه لى هذا الصباح |
Bize korumak için vitamin, antibiyotik ve steroid verdiklerini söylediler. | Open Subtitles | أخبرونا أنّها فيتامينات، مضادات حيويّة، منشطات من شأنها أن تحمينا. |
Savaşın çok zor olabileceğini söylediler ama karşımızdaki de şeytan, değil mi? | Open Subtitles | لقد أخبروني بأنّ المعركة قد تصبح حامية لكنه الشرير، أليس كذلك ؟ |
Kurşun organlarımı parçalamış. Hamile kalabilmemin neredeyse imkansız olduğunu söylediler. | Open Subtitles | مزقت الطلقة أحشائي قالوا أنه سيكون مستحيلاً تقريباً أن أنجب |
Hodgkin hastalığımın biraz gerilediğini söylediler, sanırım biraz daha vaktim olacak. | Open Subtitles | أخبرونى أن السرطان قد يمر بمرحلة سكون لذا لدى بعض الوقت |
Bir piyango yaptılar, ve bunun tek adil yol olduğunu söylediler. | Open Subtitles | كَانَ لديهم يانصيب، و قالوا أن تلك هى الطريقه الوحيده العادله |
Ama fabrikaya geri gittiğimde, 3. katın var olmadığını söylediler. | Open Subtitles | لكن عندما عدت للمصنع، أخبروني أن الطابق الثالث غير موجود |