Sen de kimseye ot dükkanında olduğumu söylemeyeceksin. Ama pay almam gerekecek. | Open Subtitles | فلا تخبر أحداً أنني كنت في ذلك المتجر وأريد جزءاً من حصتك |
Bir şey söyleyeceğim, ama annenin şerefi üstüne yemin et... kimseye söylemeyeceksin. | Open Subtitles | ... سأخبرك بشيء. لكن احلف باسم أمك أنك لن تخبر أحد ... |
Bunu kimseye söylemeyeceksin. | Open Subtitles | أنتي لن تخبري أي شخص حول هذا. هذه كانت فكرتي. |
Ona söylemeyeceksin, asla çünkü söylersen, ben de ona sırlarını anlatırım ve seninle bir daha asla konuşmaz. | Open Subtitles | سوف لن تخبره ابداً لإنك لو فعلت ذلك سوف اخبره بأسرارك |
Onunla ilgilenmediğim gerçeğini. Herhalde bunu yüzüne söylemeyeceksin? | Open Subtitles | اوه انت لن تخبرها هذا بالفعل وجهاً لوجه ؟ |
Eğer bir sır saklamak istiyorsan, patrona söylemeyeceksin. | Open Subtitles | إن اردت الاحتفاظ بسر ما فلا تخبر قائدك به |
Shelley'e o mektubu bizim yazdığımızı Hef'e söylemeyeceksin. | Open Subtitles | إياك أن تخبر هاف من أننا كتبنا تلك الرسالة إلى شيلي |
Hiç kimseye söylemeyeceksin, çünkü bu oyun bitti anlamına gelir. | Open Subtitles | لن تخبر أحداً لأن هذا سيعني انتهاء اللعبة |
Kancıklık yapıp annene benim evde olduğumu söylemeyeceksin değil mi? - Tabii ki hayır. | Open Subtitles | اسمع , لا تكن كالجبناء و تخبر أمي بأني كنت بالمنزل بالتاكيد لن اخبرها |
Herkese az daha başaramadığımı söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | لن تخبر الجميع أنني كدتُ لا أنجزه بشكلٍ صحيح؟ |
Silahı alıyorum sen de nefes almaya devam ediyorsun ve kimseye buraya geldiğimi söylemeyeceksin. | Open Subtitles | على قيد الحياة ولا تخبر احداً بأنني جئت إلى هنا |
Asla birileriyle konuşmak yok kimseyi davet etmeyeceksin, kimseye burada yaşadığını söylemeyeceksin kapının önüne adını koymayacaksın. | Open Subtitles | لا تتحدثي إلي أحد لا تدعي أحداً بالداخل لا تخبري أي شخص أين تعيشين؟ لا تضعي إسمكِ على الباب |
Sana bir şey söyleyeceğim ama söz ver kimseye söylemeyeceksin. | Open Subtitles | هل يمكنني ان اخبرك شيئاً وتعديني الا تخبري اي شخص به ؟ |
Hayır, Tucker'a çıkmak istemediğimi söylemeyeceksin. | Open Subtitles | اوه , لا لن تخبري تاكر اني لا اريد الخروج معهم |
Bu fikrin benden çıktığını da söylemeyeceksin. | Open Subtitles | ولا تخبره أن هذه الفكرة صادرة مني |
Tamam, sana yardım ederim ama ona bir şey söylemeyeceksin. | Open Subtitles | سوف أساعدك طالما لن تخبرها بشيء |
Hadi. Bak, annemle babama hamile olduğumu söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | حسنـاً، أنت لن تُخبر أبي وأمـي، أنـي حامـل، أليس كذلك؟ |
Onlara söylemeyeceksin, değil mi? Noel'i mahveder. | Open Subtitles | أنت لن تخبرهم بذلم أليس كذلك لو فعلت سوف خرب الكريسمس |
Senin için bir şey yapmamızı istiyorsun ama ne olduğunu söylemeyeceksin. | Open Subtitles | تريدني أن أفعل شيء من أجلك و لكنك لن تخبرني ما هو؟ |
Ona nereye gittiğimle ilgili hiçbir şey söylemeyeceksin. | Open Subtitles | إنكِ لن تخبريهم شيئاً عن المكان الذي سأذهب إليه |
CA: Hatta bunun önümüzdeki beş veya on yıl içinde olacağını da mı söylemeyeceksin? | TED | ك.أ: إذًا، لن تقولي أنكِ تريْن إمكانية حدوث ذلك في غضون عقد أو خمس سنوات أو شيء من هذا القبيل؟ |
Bana söz ver, kız kardeşimin bebeğini gördüğünde söylediklerin gibi şeyler söylemeyeceksin. | Open Subtitles | عدني أنك لن تقول أي شيء مثلما فعلت عندما رأيت طفل شقيقتي |
Kim olduğunu sanıyorsun bilmiyorum ama bundan sonra Marshall'a ne yapacağını söylemeyeceksin. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا تظنين نفسك؟ لكن من الآن، أنتي لا تخبرين مارشال ماذا يفعل |
Sen çok iyisin. Patrona söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | أنت جيد جداً أنت لَنْ تُخبرَ سيدتي، أليس كذلك؟ |
Eşinin ruhunun reenkarne olmuş hali olduğumu söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | إنتظرى، أنت لن تخبريني أنك تعتقدى أن زوجك يتقمصنى |
- Anneme söyleyeceğim. - Hayır, ona hiçbir şey söylemeyeceksin. | Open Subtitles | أنا سأخبر أمي- لا , إنكِ لن تخبريها أي شيء- |
Bana eşinin reenkarne olmuş hali... olduğumu düşündüğünü söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | مهلاً، لن تقولي لي أنك تظنينني زوجك وقد تجسد ثانية |