Üzgünüm Libby, söyleyecek başka sözüm yok. | Open Subtitles | عذرا ، ليبي ولكن ليس لدي شيء اخر اتحدث عنه. |
Doğrudur ama, söyleyecek sözüm yok. | Open Subtitles | نعم، حسنا، أنا ليس لدي شيء لأقوله حقـاً؟ |
Onların Alman yanlısı olmasına sözüm yok. | Open Subtitles | , أنا ليس لدي شيء ضدهم أن يكونوا ألمانيين الولاء |
Verandamdan defolun demekten başka söyleyecek bir sözüm yok size. | Open Subtitles | ليس لديّ ما أخبركما به. عدا، ابتعدا عن شُرفتي |
Söyleyecek sözüm yok. Kimseyi görmedim. | Open Subtitles | ليس لديّ ما أقوله، لم أرَ أحداً |
Diyecek tek sözüm yok gerçekten ama bu konuda hiç düşünmedim ve asla başka niyetim de olmadı. | Open Subtitles | و لإنه تم الإمساط بي بواسطتكِ، فأنا آسفة. ليس لدي ما أقوله حقاً، لكن، لا يوجد شىء أرغب فى فعله. |
"Sana diyecek bir sözüm yok. " Öylece. | Open Subtitles | "ليس لدي ما أقوله لك." ببساطة, ليس لدي مستقبل |
Hayır, gösterin hakkında söyleyecek tek bir güzel sözüm yok. | Open Subtitles | لا، ليس لدي شيء لطيف لأقوله حول عرضك |
Size söyleyecek başka bir sözüm yok. | Open Subtitles | ليس لدي شيء لأقوله لكم |
- Söyleyecek başka sözüm yok. | Open Subtitles | " ليس لدي شيء أُضيفه، من فضلكم " |
- Söyleyecek başka sözüm yok. | Open Subtitles | " ليس لدي شيء أُضيفه، من فضلكم " |
Cumartesi, çok güzel. Bir sözüm yok. | Open Subtitles | ليس لدي شيء |
Daha söyleyecek bir sözüm yok. | Open Subtitles | ليس لديّ ما أقوله غير ذلك. |
Sana söyleyecek sözüm yok. | Open Subtitles | أبلغني "مكغاريت" بأمرك. ليس لدي ما أقوله لك. |
Benim söyleyecek sözüm yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله. |
Söyleyecek başka sözüm yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أضيف |
Sana diyecek bir sözüm yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله لك |