Bir örümceğin yaşam tarzını kökten değiştirebilir tek başına avlanan yalnız bir katili büyük sürüler halinde avlanan bir yaratığa dönüştürebilir. | Open Subtitles | يمكنه أن يغيّر طريقة حياة العنكبوت كليّة وتحوّل قاتل منفرد لمخلوق يصيد في مجموعات ضخمة. |
Vardı ve geçip gitti. Bu şeyler sürüler halinde dolaşır. | Open Subtitles | أصيبت بها و مرت تلك الأشياء تمر في مجموعات |
Toplu halde yaşayan çoğu köpek balıkları küçük sıkı sürüler halinde yüzerler. | Open Subtitles | الأكثر إجتماعية لكلّ أسماك القرش عرض الإطعام الذي يسبح بمجموعات ضيّقة |
Parçacıklar sürüler halinde dolaştığında yüzey alan oldukça küçük olur ve sadece dıştaki parçacıklar çarpışabilir. | TED | اما على صعيد الكيمياء فعندما تسير الجزيئات بمجموعات تكون المساحة السطحية للتفاعل صغيرة و هذا يعني ان فقط الجزيئات الخارجية |
Kral balıkları kalabalık sürüler halinde av peşindeler. | Open Subtitles | جولة في حزم كثيفه |
Bilirsiniz, arılar kümeler halinde dolaşır balıklar sürüler halinde... | TED | كما تعلمون ، النحل يأتي في شكل أسراب والسمك يأتي في شكل أفواج. |
Vardı ve geçip gitti. Bu şeyler sürüler halinde dolaşır. | Open Subtitles | أصيبت بها و مرت تلك الأشياء تمر في مجموعات |
Genç çitalar, aslanların sürüler halinde yaşadıklarını henüz öğrenmediler. | Open Subtitles | على أبناء سيتا أن يتعلموا بأن الأسود تعيش في مجموعات |
Kurtların neden sürüler halinde avlandığını bilir misin? | Open Subtitles | هل تعرف لماذا تصتاد الذئاب في مجموعات ؟ |
Şu anda adada, hiçbir tel örgü, sınır... ve engelleyici teknoloji olmadan sürüler halinde yaşayan... düzinelerce türün oluşturduğu, kendi kendine yeten bir ekosistem var. | Open Subtitles | الآن سيكون لدينا نظاما بيئيا كاملا على الجزيرة بعشرات الأصناف من الحيوانات التى تعيش بمجموعات إجتماعية دون أسياج أو حدود أو تكنولوجيا مقيدة |
Sadece sürüler halinde saldırmaya eğilimlidirler. | Open Subtitles | فقط لديها ميل للمهاجمة بمجموعات. |
Kuşlar sürüler halinde uçar, tamam mı? | Open Subtitles | طيور تطير بمجموعات , حسن ؟ |
Tristitudo adlı sürüler halinde geziyorlarmış. | Open Subtitles | وهم يتجولون في حزم يسمى "tristitudo" |
Okyanuslardaki yunusların çoğu gibi onlar da genelde farklı aileleri içeren büyük sürüler halinde dolaşırlar. | Open Subtitles | و مثلها مثل بقية الدلافين في المحيط تسافر معا في أسراب هائلة تحوي العديد من العائلات. |
Balıklar yalnızca savunma için büyük sürüler halinde bir araya gelmezler, ...aynı zamanda hayatlarının önemli dönemlerinde, ...yumurtlayacakları zaman da bir araya gelirler. | Open Subtitles | لا يجتمع السمك سوية في أسراب ضخمة للدفاع وحسب، لكن في أوقات هامّة أخرى في حياتهم، عندما يستعدّون للتناسل. |
Savunmaları, akıl karıştıran parlak gümüş sürüler halinde bir araya gelmek olan gümüş balıklarını ararlar. | Open Subtitles | (يسعون لصيد سمك (الهيف/المنجوس والذي يعتمد في دفاعه على الاحتشاد مع بعضه في أسراب تثير الارتباك وسط الوميض الفضي |