Kısa pozisyonumu sürdürmek için senin hisselerini ödünç almak istiyorum. | Open Subtitles | أريد استعارة أسهمك للحفاظ على حصتي المؤقتة ـ ما عرضك؟ |
Temel olarak bunun anlamı, sisteme bir enerji girişi olmalı ve yaşam bunu kendi varlığını sürdürmek için kullanmalı. | TED | ما يعنيه ذلك أساساً هو أن لديك مُدخلاً من الطاقة إلى النظام يمكن للحياة أن تستخدمه وتستغله للحفاظ على نفسها. |
Ama bunu sürdürmek için, değişiklikleri ölçeklendirmek gerekiyor. | TED | و لكن للحفاظ على هذه ، التغييرات الواسعة والحفاظ عليها. |
Eddie Robinson, Hollywood'la bağını... sürdürmek için, Küçük Sezar lakabını almıştı. | Open Subtitles | لمواصلة سلسلة هوليوود أَخذَ إدي روبنسن اسم الشارع "قيصر الصغير" |
Kurban için hissettiklerimiz, bu davayı sürdürmek için yeterli delil teşkil etmiyor! | Open Subtitles | المشاعر القاسيّة للأهل الضحيّة لا يعتبر دليل يستند عليه لإكمال القضيّة |
Bunlar, Jim Crow yasaları tüm etkisiyle ırkçılığı zorla kabul ettirirken çoğunlukla Güney'de 1890'lardan 1950'lere kadar köleliği sürdürmek için savaşmış konfederasyon askerlerini onurlandırmak için dikilmişti. | TED | مُهمتهم تكريم الجنود الحلفاء الذين قاتلوا للحفاظ على العبودية معظمهم في الجنوب من 1890 إلى 1950، عندما كانت قوانين جيم كرو سارية لفصل السود عن الأمريكيين. |
Şimdi de ihtiyaç duyduğu en karanlık anında onu yüceltmek ve mirasımızı sürdürmek için buradayım. | Open Subtitles | وأنا هنا الآن في امس الحاجة للمساعدة للحفاظ على تراث عائلتنا |
Doğal düzeni ve ahlâki davranışları sürdürmek için hayatım boyunca erdem ve hakkaniyetin bir müdafisi oldum. | Open Subtitles | .. أنا أدافع عن العدل طيلة حياتي للحفاظ على النظام الطبيعي .. و السلوك الأخلاقي |
Ayrıca Dünya'daki yaşamı sürdürmek için de çok önemlidir. | Open Subtitles | هذا هام أيضاً للحفاظ على الحياة على الأرض. |
Nüfusumuzu sürdürmek için burada mekanik taşıyıcı anneler hazırlanılır. | Open Subtitles | ومن هذا المنطلق قمنا بتوزيع بدائل آلية للحفاظ على نسبة السكان |
Nüfusumuzu sürdürmek için burada mekanik taşıyıcı anneler hazırlanılır. | Open Subtitles | ومن هذا المنطلق قمنا بتوزيع بدائل آلية للحفاظ على نسبة السكان |
Pazarlığı sürdürmek için onu kafasını karıştırmak istedim. | Open Subtitles | أريد إبقائه بلا توازن للحفاظ على السيطرة |
Bir süre direndik ama sonra onu devre dışı bıraktım ve görevi sürdürmek için güç kaynağını kullandım. | Open Subtitles | لقد ناضلنا لفترة، لكني في نهاية المطاف أوقفته وأستفدتُ من مصدر طاقته للحفاظ على مواصلة المهمة. |
Sen hayat tarzını sürdürmek için savaşa git. | Open Subtitles | إدخل الحرب للحفاظ على طريقة حياتك |
Kisa bir süre içinde Nazi subaylari, mahkûm yoldaslari arasinda fasist ideolojiyi sürdürmek için tehdit, iskence ve hatta cinayet kullanarak cezaevlerinde kontrolü ele almistir. | Open Subtitles | سيطر الضباط النازيون على السجناء خلال مده قصيره بأتباع التخويف والتعذيب وحتى القتل للحفاظ على الايدلوجيه الفاشيه وسط مواطنيهم السجناء |
Aisholpan, geleneğimizi sürdürmek için kartal avcısı olmak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول (أيشولبان) أنها تودّ أن تصبح صيّادة بالنسور لمواصلة تقاليدنا. |
Eee Monty, bu saf tutkulu ilişkimizi sürdürmek için... bir yol bulalım mı? | Open Subtitles | إذًا يا (مونتي)، هل سنجد طريقة لمواصلة هذه العلاقة العاطفية البختة؟ |
Tekrar ediyorum, Sayın Yargıç. Davayı sürdürmek için yeterli delil mevcut değil. | Open Subtitles | حضرة القاضي , لا يوجد دلائل كافية لإكمال هذه القضيّة |
Bilmeni isterim ki bu ilişkiyi sürdürmek için can atıyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم أني أتطلع لإكمال هذه العلاقة |