"süslü" - Traduction Turc en Arabe

    • الفاخرة
        
    • فاخر
        
    • الفاخر
        
    • فاخرة
        
    • فخم
        
    • مغرور
        
    • مبهرج
        
    • الراقية
        
    • مبهرجة
        
    • الخيالي
        
    • الخيالية
        
    • فخمة
        
    • المبهرجة
        
    • الفاخره
        
    • خيالي
        
    Bunlar senin süslü uçuş pijamaların mı yoksa günlük kıyafetlerin mi? Open Subtitles مرحبًا،إذًا هل هذه منامتك الفاخرة الخاصة بالطيران؟ أو زيك اليومي المعتاد؟
    Gerçek bir savaş başladığı an tüm o süslü teknoloji yok olacak. Open Subtitles في اللحظة التي تندلع فيها الحرب الحقيقية فكل تلك التكنولوجيا الفاخرة ستختفي
    Bu geceyi süslü bir otelde geçirelim ve küvetten hiç çıkmayalım. Open Subtitles فلنمضي الليلة في فندق فاخر و لا نخرج من الحمام ابدا
    Böylece herkes bu gereksiz süslü sarayında benim gibiler tarafından nasıl horlandığını görür! Open Subtitles دعيهم يرون جميعهم كيف يدوس على أمثالي لبناء هذا المكان الفاخر من لاشيء
    Böyle çok fazla yer kaplayan, daha süslü bir yemek için, ortaya koyacağız. TED لوجبة فاخرة مثل هذه تحتل الكثير من المساحة، سنقوم بوضعه في الوسط.
    İşte, süslü bir otelde üzerimde bir öncekinden de nefret ettiğim takımlayım. Open Subtitles لذا ها أنا هنا, جالساً أمام بار فخم مرتدياً بذله أكرهها أكثر عن آخر واحده
    Karım o tür şamata ve süslü olaylara alışık değildir. Open Subtitles زوجتي ليست من اللواتي يستهوين الملابس الفاخرة.
    Oğlum süslü Doğu Kıyı Lisesinden dönüyor ve ben onun bir dahi olduğunu keşfettiğimde dehşete düşüyorum. Open Subtitles ابني سيعود من جامعته الفاخرة ، وأخشى أن أصبح دافور
    Hey, petrol olmazsa o süslü 4 tekerleklilere sahip olamazdınız. Open Subtitles لولا النفط لما كان لديكم سيارات الدفع الرباعي الفاخرة
    Bu yüzden aynı özeni, aynı tekniği daha süslü tabak hazırlayacağınıza hamburger hazırlamak için harcayabilirsiniz. TED لذلك يمكنك الانعام عليهم جميعا بنفس العناية ونفس التقنية, على الهمبرجر بنفس القدر كم هو الحال على اي طبق فاخر اخر.
    Evet ama süslü ve şatafatlı bir şey olmaz, değil mi? Open Subtitles أجل, لكن ليس شيء فاخر أو مبالغ فيه, أليس كذلك؟
    Yabancı ya da süslü hiç bir şey yok. Bar yok, veranda yok, sebze yok. Open Subtitles لا شيئ فاخر أو أجنبي , لا حانات لا باحات , ولا خُضروات
    Sırf büyük süslü bir evde oturuyorsun ve süslü yemekler pişirebilen bir aşın var diye farklı bir insan olduğunu mu zannediyorsun? Open Subtitles أتعتقدين فقط لأنك ِ تعيشين في منزل كبير وفاخر ولديك ِ طباخ الذي يطبخ طعامك ِ الفاخر بأنك ِ شخص مختلف ؟
    Fakat onu tekrar görmeyeceğim için mutluydum ya da onun süslü aptal elbiselerini. Open Subtitles ولكنني كنت سعيدأ لأنني لن ألتقي بها مجدداً ولن أرى ردائها الفاخر الغبي أيضاً
    Umarız bu ipuçları size, bir daha masa düzenlemeniz istendiğinde ya da süslü bir yemeğe oturduğunuzda yardımcı olur. TED نأمل أن تكون هذه النصائح مفيدة في المرة القادمة التي يطلب منك فيها المساعدة في تهيئة الطاولة أو الجلوس في وجبة فاخرة.
    Örneğin çetenin bilmenizi istediği şey çete liderlerinin geniş çevreleri olduğu, güzel arabalara bindiği ve süslü takıları olduğuydu. TED كمثال، أحد الأمور التي كانوا يفعلونها العصابات رؤساء العصابات كانت لهم بطانات كبيرة، وكانوا يقودون سيارات فاخرة ومجوهرات ثمينة.
    O süslü ahırın parasını ödeyecek ve ne zaman istersek "Kestane"ye onun için sarılacağız. Open Subtitles هي ستدفع من أجل اسطبل فخم ونحن سوف نذهب لعناق كستناء لها كلما نريد
    Herif herhalde büyük süslü bir arabası olduğunu, pompayı kapatabileceğini sanıyor. Open Subtitles مغرور متعالي، يعتقدُ بما أن لديهِ سيارة فارهة فيستيطعُ أن يسدَ بها الطريق.
    Bende Sex and The City'dekilerin süslü zevkleri vardır sanıyordum. Open Subtitles وأنا من كنت تظن أن فتيات برنامج الجنس والمدينة'' لديهن ذوق مبهرج''
    Alışveriş merkezinde makyaj standında ve bazı süslü şeker dükkânlarında da giyerler. Open Subtitles انهم يرتدونه خلف طاولات المكياج في الاسواق وفي بعض محلات الحلوى الراقية
    Papyonlu, süslü şapkalı ve silah çekecek yüreği olmayan bir adam mı? Open Subtitles مع أربطة عنق , قبعة مبهرجة ولا عصب لحمل بندقية؟
    Ben, Marge ile domuz gibi çamurdan bir arı kovanında hapsolmuşken, sen ve Maude süslü kalenizde krallar gibi yaşıyorsunuz. Open Subtitles الأمر فقط انّك ومود تعيشون معًا عيشة ملكية في قصركم الخيالي بينما لدي مارج محبوسة هناك مثل الخنزير باناء من الطين
    Senin şu süslü atış hedefinin, neden izinsiz kaçtığını anlamaya çalışıyoruz. Open Subtitles نحن نحاول فحسب فهم لماذا أصبحت حمامتك الخيالية الطينية بدون أذن.
    Pekâlâ, istikrarlı bir istihdam bulamıyoruz, çok para kazanmıyoruz ve büyük, süslü evlerde yaşamıyoruz. TED حسنًا، نحنُ لا نجد فرص العمل المستقرة، ولا نكسبُ الكثير من المال، ولا نعيش في منازل كبيرة فخمة.
    süslü arabalar, seyahatler ve lüks oteller ne işe yarar? Open Subtitles ما فائدة السيارات المبهرجة و الرحلات الطويلة و الفنادق الفخمة؟
    Şu süslü çantanızda hiç atropin var mı? Open Subtitles حسنا,ألديك بعض الأتروبين في الحقيبة الفاخره ؟
    Birlikte süslü bir otele çay içmeye gidebilecektik. Open Subtitles يمكننا الذهاب لتناول الشاي في فندق خيالي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus