"sıkışmıştı" - Traduction Turc en Arabe

    • عالق
        
    • عالقة
        
    • عالقاً
        
    • علقت
        
    • علق
        
    Geçen yaz, rakunun teki bacamıza sıkışmıştı ya, hatırlıyor musun? Open Subtitles اتتذكر العشاء الماضي عندما كان هناك راكون عالق في مدخنتنا؟
    G.I. Joe'm vardı eskiden. Bir kere orama sıkışmıştı. Open Subtitles أنا حصلت على جي.آي.جو عالق في الداخل ذات مرة واحدة
    Seksi olansa içeride sıkışmıştı. Open Subtitles الشقراء كانت تصرخ . و المثيرة كانت عالقة في الداخل
    Ben araçtan fırlamıştım ama O devrilen arabanın altında sıkışmıştı. Open Subtitles ألقيت من السيارة لكنها مازالت عالقة بالحزام
    Vücudu, kamyonumun ön kısmıyla kapısı arasında sıkışmıştı. Open Subtitles كان جسده عالقاً بين النهاية الأمامية لشاحنتي وبابه
    Onun da diğerleri gibi gitmesine izin verecektim, ama elim sıkışmıştı. Open Subtitles حاولت المسك به كالأخرين وقد علقت في الشبكة
    Kafası trabzanların arasına sıkışmıştı. Kulaklarından dolayı. Open Subtitles لقد علق رأسه بين القضبان المشكلة كانت تتعلق بأذنيه
    Mesela babamın haftasonu bir liderlik seminerine gittiğini söylemiştiniz ama aslında hurdalıkta bir fıçının içine sıkışmıştı? Open Subtitles أجل ، مثل تلك المرة عندما قلتي أن أبي أخذ إجازة لحضور ندوة بالقيادة ، بينما الواقع أنه عالق في برميل في ساحة التشليح؟
    Ama gözlüklerimi almaya gittiğimde salak çekmece sıkışmıştı. Open Subtitles لكن عندما ذهبت إلى درجالمهملاتلأحضرنظارتي, ذلكالشيءالغبيكان عالق.
    En son ne zaman içime bir şey sıkışmıştı acaba? Open Subtitles متى كانت أخر مرة كان لدى شخص عالق بي ؟
    Son şemsiyem boğazına sıkışmıştı, bu şemsiyeyi başka bir yere sokmayı düşünüyorum. Open Subtitles آخر ما استخدمته عالق في حلقك لذلك انا افكر في شيء آخر الآن
    Muhtemelen yara bandı, servis arabasının tekerleğine sıkışmıştı. Open Subtitles - على الأرجح، كانت ضمّادته عالقة في عجلة عربة الطعام
    O Kehribar'da sıkışmıştı. Senin de burada sıkışmış olduğun gibi. Open Subtitles عالق بالكهرمان، كما أنت عالقة هنا
    Şimdi kaldığımız yer, Christine asansörde sıkışmıştı, Open Subtitles الآن،عندما رحلنا ،(كريستينا) كانت عالقة في المصعد (ماك) كان لديه موعدين في نفس الليلة
    Genç bir kızdı aslında ters dönmüş bir arabanın içinde sıkışmıştı. Open Subtitles كانت عالقة تحت سيارة مقلوبة
    Onu çıkarmaya çalıştım ama kapı sıkışmıştı. Open Subtitles حاولتُ أنّ أخرجها ، لكن الباب كان عالقاً.
    Öldü. Bacakları sıkışmıştı. Onu çıkaramadım. Open Subtitles لقد قُتل, لقد علِقت رجليه و لم أستطع إخراجه, كان عالقاً
    Kurtarmak isterdim,sıkışmıştı. Ve gerçekten ağrı yaralıydı. Open Subtitles لكي أنقذه ولكنه كان عالقاً ومصاباً بشدة
    Masanın altına ayak parmağı sıkışmıştı ve kurtaramıyordu. Open Subtitles لقد علقت قدمه تحت الطــاولة ولم يستطع هذا المسكين رفعهــا.
    Ben senin yaşındayken bir çocuğun bacağı buğday öğütücüye sıkışmıştı. Open Subtitles عندما كنت بعمرك علقت ساق فتًى بدراس القمح
    Evet ve projesini ben mahvettim. Dolabım sıkışmıştı. Open Subtitles .نعم, وأنا حطمت مشروعها خزانتي قد علقت
    Adamın bir yarı beline kadar odun öğütücüsüne sıkışmıştı. Open Subtitles ثمة رجل علق للمنتصف داخل قاطعة خشب
    Bir gün bıraktı çünkü hıyar orasına sıkışmıştı. Open Subtitles ثم توقفت لإنه علق هناك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus