"sıkı sıkıya" - Traduction Turc en Arabe

• بإحكام
• فى السراء

Güzel bacaklarını size dolayıp sıkı sıkıya tutarken, size bakması sizin ona bakmanız.
عندما تلف ساقيها الجميلتين حولك بإحكام وتستمر بذلك, وتحدق إليك وأنت تحدق لها

Paul, yan komşusunun gölgeliklerinin sıkı sıkıya kapalı olduğunu söylüyor.
بول يقول ان ستائر المنزل المجاور مسدلة بإحكام

Zaman 4. boyut olarak, uzunluğa, genişliğe ve derinliğe sıkı sıkıya bağlıdır. --
،الوقت هو البُعد الرابع مُرتبط بإحكام بالطول و العرض و العُمق

10 sene boyunca birlikte sıkı sıkıya birlikte olmanız hiç tereddüt etmeden...
حقيقة أنكم سوياً لمدة 10 سنوات تقفان بجانب بعضكما البعض فى السراء و الضراء لم تترددا مطلقاً

Siz ikiniz sıkı sıkıya birbirinize bağlı kaldınız, değil mi?
أنتم الاثنان وقفتم بجانب بعضكما البعض فى السراء و الضراء، صحيح؟

Bu koca ağaç Obito'ya sıkı sıkıya bağlı... Çakra emen kol bacak gibiler adeta.
هذه الشجرة العملاقة مُتصلة بإحكام بأوبيتو وهي تستخرج التشاكرا كما لو كانت أطرافه،

Ayrıca, ...elindeki parayı, çocuklar gibi, sıkı sıkıya tutuyordu.
وحاملة في يدها أموالها المُمْسكة بإحكام كما يفعلونه الأطفال

Uzay ve zaman sıkı sıkıya birbirine bağlıdır.
الزمان و المكان مُترابطان معاً بإحكام

Adliye Sarayını kapatmazsa yani sıkı sıkıya kilit altına almazsa Milyar Dolarlık Bebeğinin ve vali olma şansının ortadan kalkacağını bildirsen iyi olur.
وكذلك فرصته بأن يكون العمدة ... .. إن لم يغلق مبنى القضاء جيداً أعني غلقه بإحكام وبحماية الأن.

Bunlar sosyal kümelerle sıkı sıkıya bağlı: Toplantı odaları, kantinler, sohbet alanları -- insanların buluşup paylaşımda bulunduğu resmi olmayan alanlar.
وتلك التجمعات متراكبة بإحكام مع التجمعات الاجتماعية: كغرف الاجتماعات، والبوفيهات، -- وأماكن الدردشة كونها أماكن غير رسمية لكي يتقابل فيها الناس ويتبادلوا الحديث.

Hay senin... sıkı sıkıya bağlamamışlar.
"سحقًا، خلتهم حزموا هذه بإحكام"

sıkı sıkıya bağlamamışlar.
"سحقًا، خلتهم حزموا هذه بإحكام"