Gerçekten ama gerçekten kurtulmak istediklerinde Jim Crow South'dan ABD sınırları içerisinde mümkün olan en uzak noktaya, Alaska'ya gittiler. | TED | وحين رغبوا حقًا في الهرب بعيدًا، اتجهوا إلى ألاسكا، أبعد منطقة ممكنة داخل حدود الولايات المتحدة عن جنوب جيم كرو. |
Yönetmeliklerine göre şehir sınırları içerisinde yeteri kadar otel odası olmayabilirmiş. | Open Subtitles | وفقًا لقواعدهم لا يمكننا الحصول على غرف فندقية داخل حدود المدينة |
Eminim ki onur sisteminin sınırları içerisinde rahat edeceğiz. | Open Subtitles | بالتأكيد سنشعر بالثقة داخل حدود نظام الأمانة |
Tabii daha önceden suç işlemiş biri değilseniz yasaların sınırları içerisinde davranmanız sizin için en iyisi olur. | Open Subtitles | لكن إن لم تكن متّهم مُدان، يفضّل نصحك بحمل سلاحك ضمن حدود القانون. |
Teorik olarak sözünü ettiğin bu takip işi gerçek olsaydı tamamen yasanın sınırları içerisinde olurdu. | Open Subtitles | نظرياً، تلك التعقبات التي أحببت أن تُشير إليّها جميعها ضمن حدود القانون |
18 yıl boyunca karanlıkta tutuldukları doğru değil ancak 18 yıl boyunca törensel erkeklerin etki alanının sınırları içerisinde tutulurlar. | TED | لا، ليس صحيحاً أنهم بقو في الظلام لمدة 18 سنة لكنهم بقوا في حدود في دائرة الرجال الشعائرية لمدة 18 سنة |
En azından Malaba'nın geniş sınırları içerisinde, ilk basamakta. | TED | وعلى الأقل في حدود مالابا الكبيرة، فإنها في الدرجة الاولي. |
Kim bunu tutarsa, tamamiyle kendini ifade etme özgürlüğüne sahip olacak yargısız, bu odanın sınırları içerisinde. | Open Subtitles | أياً كان من سيمسك هذا فله كامل الحرية فى التعبير عن نفسه بدون رقابة أو اجتهادات داخل حدود هذه الغرفة |
Geleneksel bir ilişki sınırları içerisinde asla mutlu olamayacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك لن تكوني سعيدة أبداً داخل حدود "العلاقة التقليدية" |
Bunun sessizce halledilmesi gerekiyor. Hukuk sınırları içerisinde. | Open Subtitles | هذا الأمر يحتاج إلى التعامل معه بهدوء، ضمن حدود القانون |
Askeri altyapımız sınırları içerisinde ki bir birim de çalıştığını ve bize karakter yapısı ile faydalı olabileceğini söylemeyi yeterli buluyorum. | Open Subtitles | يكفي القول، بأنّه يعمل لِوحدة ضمن حدود ... من البنية التحتية العسكرية التّابعة لنا والتي ستكونُ مُفيدةً لنا من ملف تعريف مُعيّن |
Işık, insan deneyiminin sınırları içerisinde hiçbir şeye benzemeyen özelliklere sahiptir. | Open Subtitles | الضوء لديه خواص لا تشبه أي شيء أخر في حدود الوجود البشري ولنأخذ سرعة الضوء |
Bunun çok sayıda nedeni var ancak bunlar etkilenmeme ayrıcalığını da içeriyor ve bu gezegenin sınırları içerisinde başka türlü nasıl yaşayabileceğimiz konusunda büyük bir hayal gücü eksikliği olduğuna inanıyorum. | TED | وأسبابه متعددة، ولكنها تحتوي على مزايا لن تتأثر أعتقد أنه افتقار شديد إلى التخيل عن ماهية الطرق الأخرى التي سنعيش بها في حدود نطاق ذلك الكوكب. |