Dışişlerine komünist bir sızıntıdan öyle korkuyorlar ki bir dükün şarap mahzenini tercih ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم قلقون من التسرب الشيوعي ويفضلون وضعها في قبو الدوق |
Avlanmaya çalışıyoruz fakat sızıntıdan beri hiç bir şey avlayamıyoruz | Open Subtitles | إننا نحاول الصيد، لكن منذ التسرب .لم يتبقى أيّ شيء هناك |
sızıntıdan sonra tüm bunları Kimya Güvenlik Heyeti müfettişleri incelemiş. | Open Subtitles | فريق كامل من مُحققين مجلس سلامة المواد الكيميائية نظروا بتلك الملفات بعد حادثة التسرب |
sızıntıdan hoşlanmayan insanlar, bunun ulusal güvenliğe zarar verdiğini söylemeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | الأُناس الذين لم يعجِبَهُم التسريب، محاولين القول بإنّ التسريب كان ضرراً بالأمن القوميّ. |
Princefield Naomi'yi sızıntıdan evvel soruşturmaya başladıysa, ...onun hakkında neler buldular? | Open Subtitles | بما أن (البرينس فيلد) أقام تحقيقاً مع (ناومي) قبل التسريب, مالذي عثروا عليه حينها ؟ بالضبط |
Onu sızıntıdan dolayı devirirsek nihayet Lobos'un dağıtıcıları olarak St. Patrick ve Egan'ın yakasına yapışabiliriz. | Open Subtitles | إن ألصقناها تهمة التسريب فسنتمكن من القبض على (سانت باتري) و(إيغان) |
Hepimizi dolaşıp bu sızıntıdan sorumlu olmadığımıza emin oldu. | Open Subtitles | ذهب لأسفل الصفّ : وجعل كل واحدٍ منّا يقول نحنُ لم نكن مسؤولين عن التسرّب |
Hanbyul Nükleer Santrali'ndeki sızıntıdan dolayı en az 1.5 milyon kişi radyasyondan zarar görecek. | Open Subtitles | في حادثة التسرّب الإشعاعي من مصنع هانبيول للطاقة النووية، سيكون هُناك على الأقل 1.5 مليون مُصاب. أو أكثر بواسطة الإشعاع. |
sızıntıdan 2 gün önce kıdemli bir DEP müfettişi depolama tanklarını kontrol etti. | Open Subtitles | قبل يومين من حدوث التسرب ، جاء مُفتش مُخضرم إلى هُنا ونظر إلى صهاريج التخزين |
Şu sızıntıdan. Tahmin ettim. | Open Subtitles | هذا التسرب مجرد تخمين |
Hey, bu sızıntıdan kim sorumluydu? | Open Subtitles | من المتورط بهذا التسرب ؟ |
- sızıntıdan bahset. | Open Subtitles | -أخبرني عن التسريب |