Amerika, Anzio'da kaybettiği evlatlarının acısını çekerken sen açık saçık bir film çekip uçmayan uçaklar ürettin. | Open Subtitles | بينما الشعب الأمريكي يفقد الشباب في أنزيو كنت تنتج أفلام قذرة وتبني طائرات لا تطير |
Sen de babana bir daha kablolu TV'deki açık saçık filmleri seyretmeyeceğini söylemiştin. | Open Subtitles | نعم، حسناً، أنت أخبرت أبّاك أنك لن تشاهد أفلام قذرة على التلفاز بعد الآن لا تغير الموضوع |
Tebrikler. Açık saçık fotoğraflar ithal ettiğinizi sandım. | Open Subtitles | تهانينا , فقد أعتقدت أنك تستورد الصور البذيئة |
Geçen hafta söylediğin o açık saçık sözlü şarkıyı. | Open Subtitles | بتلك الأغنية البذيئة التي غنيتها الأسبوع الماضي |
Hayır. Seninle artık böyle açık saçık, gizli flört etmeyeceğim, tamam mı? | Open Subtitles | لا، لن أقبلَ بالتحرّش البذيء السرّي منك بعد الآن |
Ceketimin cebinde tanrıya şükür ki siz göremiyorsunuz ahlak dışı, iğrenç, açık saçık bunu söylediğim için utanç duyuyorum... ..Fransız kartpostalları var. | Open Subtitles | لدي هنا في جيبي وأشكر السماء لا يمكنكم مشاهدتها فاسقة، قذرة، فاحشة |
Hükümet görevlilerinin mail hesaplarında açık saçık fotoğraflardan fazlası var. | Open Subtitles | الحسابات الحكومية تتضمن أكثر من مجرد صور فاسقة ملتقطة لأنفسهم أجل،هناك أماكن الإنتشار |
Elinizdeki kitap, Dökük saçık Peter. | Open Subtitles | (سترولبيتر)، إنه الكتاب الذي كان في يدكِ. |
Ama eğer bu kötü adam geceleri gizlice kendi kızının yatağına girip ona açık saçık numaralar öğretiyorsa? | Open Subtitles | لكن، ماذا لو أنّ هذا الرجل الشرير تسلّل إلى غرفة ابنته ليلاً و علّمها خدعاً قذرة ؟ |
Sonraki birkaç günü, birbirimize açık saçık mesajlar yollayarak geçirirdik. | Open Subtitles | قضى اليومين المقبلين بإرسال كل النصوص قذرة أخرى. |
O açık saçık resim sana göre değil. | Open Subtitles | يحظر عليك رؤية صور قذرة كهذه |
Ooh açık saçık bir kadın istiyorum! | Open Subtitles | اووووه أحتاج لامرأة قذرة |
Ooh açık saçık bir kız! | Open Subtitles | اوووه أحتاج لفتاة قذرة |
O herif açık saçık fotoğraflar yollayıp duruyor. | Open Subtitles | يا ألهي, هذا الرجل يبعث لي أكثر الصور البذيئة. |
Madem Doyle açık saçık konuşacak, neden gidip odanda oynamıyorsun? | Open Subtitles | " فراك " لم لا تذهب للعب في غرفتك فقد بدأ " دول " بكلماته البذيئة ؟ |
Benimle olduğunu herkes bilsin istiyorsan, ancak o zaman açık saçık flörtümüz olabilir. | Open Subtitles | لقد أخبرتُك، إن أردتَ إشهار علاقتي علاقتنا، فحينها سأقبل بالتحرّش البذيء العلنيّ |
Göğüs avuçlaması... İğrenç açık saçık konuşmalar... Gece takipleri... | Open Subtitles | الإمساك بالصدور والكلام البذيء المقزز والمطاردة ليلاً. |
Evet ama açık saçık dergiler saklaması onu katil yapmaz. | Open Subtitles | نعم و لكن كونك تخبئ أشياء فاحشة هذا لا يجعلك قاتلاً |
Yortu günlerinde açık saçık şarkılar söylerdik. | Open Subtitles | في أيام الأعياد كنا نغني أغاني فاحشة |
Nicholas Trent,açık saçık ve şehvet uyandırıcı, 1990. | Open Subtitles | نيكولاس ترينت، فاسقة وفاسق، 1990. |