Üç diş sarımsak burada bir tutam fesleğen, bunu yapmayı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | الآن، تلك الشجرة قفازات من الثوم رزمة من الريحان يا صبي، كنت أتطلع لذلك |
Gelecekten beklentim bu. Monica'nın günahları, gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | الذين أتمنى أن يخرجوا في المستقبل يجمعهم مشهد رومنسي، هذا ما أتطلع إليه |
Beraber geçireceğimiz hafta sonunu sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أنا حقاً أتطلع إلي أن نقضي عطلة نهاية الأسبوع وحدنا |
Şahsen dizüstüle, şu büyük olanın adı neydi her neyse, ikisini ayırt edemeyen biri olarak konuşmasını sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | والآن ، بالتحدث كشخص لا يعرف الفرق بين الجهاز المحمول و الكبير منه. اتطلع بالتأكيد لأستماع ما ستقول . |
Sonraki adayımı sana danışmayı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الانتظار كي أعرض عليك مرشحي التالي |
Bu sistem yoluyla duyu yetisine sahip tüm varlıklarla bağlantı kurulabilir. Bu deneylerin sonuçlarını sabırsızlıkla bekliyorum. | TED | قد يتم ربط كل الأنواع الممكنة من الكائنات الحية بواسطة هذا النظام. ولا أستطيع الإنتظار حتى أرى نتيجة هذه التجارب. |
Eğitimimi bitirdikten sonra ajanlığa dönmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أتطلع للعودة إلى الوكالة بعد أن أُنهي تدريبي. |
sabırsızlıkla bekliyorum dostum. Zenci kıçını özledim! | Open Subtitles | أتطلع لذلك يا صاح, اشتقت لمؤخرتك الزنجية |
Bir sonraki seansımızı sabırsızlıkla bekliyorum... ve size tatmin edici bir evlilik haftası diliyorum. | Open Subtitles | أتطلع إلى جلستنا التالية وأتمنى لكما أسبوع زواج مرضياً |
Bir süreliğine şehirden ayrılıyorum ama sohbetimize devam etmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | سأغادر المدينة لفترة من الوقت لكنني أتطلع إلى مواصلة حديثنا |
Bir süreliğine şehirden ayrılıyorum ama sohbetimize devam etmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | سأغادر المدينة لفترة من الوقت لكنني أتطلع إلى مواصلة حديثنا |
Harika, cılız yumruklarınla bana zarar vermek için yaptığın etkisiz atakların daha fazlasını sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | ممتاز، أتطلع للمزيد من محاولاتك الضعيفة لإيذائي بقبضاتك القارضية الضعيفة |
Haberlerini sabırsızlıkla bekliyorum. İyi şanslar ve güle güle. | Open Subtitles | اتطلع أن أسمع عن ذلك وحظ سعيد والى القاء |
Senin duygu dolu konuşmanı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | اتطلع الى خطابك قريب من القلب ومحزن هذه الليله |
Kocanızın iyi ismini geri kazanmasına yardımcı olmayı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | اتطلع قدما كي اساعد زوجك ليستعيد سمعته الجيدة |
- L.A'ye taşınmamızı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الانتظار لننتقل إلى "لوس آنجيليس" وأنا أيضا |
Tanrım, onun kıçını tekmelemeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | يا إلهى ، لا أستطيع الإنتظار حتى أوسعه ضرباً |
Ama hala kendi çocuğumuza sahip olacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لكنني لا استطيع الانتظار حتى نحظى بطفلنا |
Bak, güzel vakit geçiriyoruz birbirimize eşlik etmek güzel geliyor, onu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | إسمعي، نقضي وقتاً طيباً معاً، نتمتع بشراكة بعضنا البعض، وأتطلع لرؤيتها. |
Senin duygusal tepkilerini mantıklı hale getirmesini sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار حتى أرى إرشاداته وهى تواجه إنفعالك |
Ama kendi çocuğumuzun olmasını sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | يجب أن تعرفي, أني مازلت لا أستطيع الأنتظار إلى أن يكون لدينا طفل |
Bu gece, benim evimde. sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | اليوم في بيتي لا أستطيع الانتظار حتى أراك |
Bir sonraki seansımızı sabırsızlıkla bekliyorum diyelim. | Open Subtitles | دعنا نقل فقط أنني أنتظر جلستنا القادمة بفارغ الصبر |
sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أتطلّع إلى ذلك. |
Bir ara sohbet etmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | وأتطلّع لمحادثة بوقتٍ ما |
İşin sonunu sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار حتى أَنا مَعْمُولُ بهذا. |
Birinize bir böbrek lazım olacağı ânı sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار حتى ! يحتاج أحدكم إلى "كلية |