Şimdi ne yapacaksın Frank? Düşünecek bir şey yok. Frank, sadece üç saat. | Open Subtitles | لا يوجد ما تفكر فيه يا فرانك إنها ثلاث ساعات فقط |
Eğer buraya geldiğimiz gibi bir uçak alabilirsek, bu iş sadece üç saat sürer. | Open Subtitles | إسمع. إذا امكن أن نحصل على طائرة مثل التى طيّرنا بها الى هنا، سنأخذ ثلاث ساعات فقط. |
"Hayır, gerçekten," diye devam etti, "Arabayla sadece üç saat uzaklıkta ve çok pahalı değil, şimdiye kadar kaldığın yerlere de muhtemelen pek benzemiyor." | TED | "لا صدقاً"، تابع القول، "يبعد ثلاث ساعات فقط بالسيارة، وليس مكلفاً جداً، وعلى الأرجح أنه لا يشبه أي مكان نزلت فيه من قبل ". |
Conway'in yayınından sadece üç saat sonra iki milyondan fazla kişi sitesini ziyaret etti. | Open Subtitles | ثلاث ساعات فقط منذ بث كونواي أكثر من مليوني شخص زاروا هذا الموقع ... |
Bu bana sadece üç saat verir. | Open Subtitles | هذا يمنحني ثلاث ساعات فقط |
sadece üç saat. | Open Subtitles | ثلاث ساعات فقط |