Tahmin ettiğim şeyin gerçekleştiğini söyleyebilirim ama Sadece onlar biliyor. | Open Subtitles | يمكننيأنأخبركبما أظنهحدث, ما أفترض أنه حدث لكنهم هم فقط من يعرفون ما حدث |
Bu yüzden Sadece onlar güçlendi. | Open Subtitles | لذلك هم فقط كان بامكانهم أن يصبحوا أقوياء |
Konuştuğun insanların adını ver, Sadece onlar ölsün. | Open Subtitles | أعطني أسماء الأشخاص الذين تحدثتَ أليهم، و هم فقط من سوف يموت |
Sadece onlar ikinizin onu takip etmesini istiyor. | Open Subtitles | فقط هم الاثنين يريدونكما ان تتبعاهما انتم الاثنين فقط وانا سانتظركما هنا |
- Korkarım Sadece onlar değil. | Open Subtitles | -وأخشى أن البقية كذلك |
Sonuçta Sadece onlar birbirine dokunacaklar | Open Subtitles | فإن الشفتين هي الشيء الوحيد الذي تستطيع أن تتلامس |
Nakit kullananlarla. Amerika'da Sadece onlar nakit kullanır. | Open Subtitles | بالذي دفع نقداً ، هم الوحيدون الذين يستعملون النقود في أمريكا |
Sadece onlar değil, bütün köy aramızda olanları biliyor. | Open Subtitles | ليس هم وحسب .. المدينة برمتها تعلم أن هنالك أمرا بيننا |
Filler bu arazi yapısına ait değilmiş gibi görünebilir ama burada Sadece onlar yoktur. | Open Subtitles | الأفيال، لربماتبدوفي غيرمكانهافيهذاالمنظر الطبيعي، لكنهم ليسوا الوحيدين. |
Birbirine bağlanan Sadece onlar değildi. Zoe ile aramızda bir kimya oluşmuştu. | Open Subtitles | "ولم يكونا الوحيدين اللذين توطّدت علاقتهما فقد تطوّرت جاذبية بيني وبين (زوي) أيضاً" |
Hanımefendi, bunlar yarışmanın kazananları. Sadece onlar fotoğraf çektiriyorlar. | Open Subtitles | سيدتي هؤلاء الرابحين بالمسابقة هم فقط من يحصلون على الصورة |
Hanımefendi, bunlar yarışmanın kazananları. Sadece onlar fotoğraf çektiriyorlar. | Open Subtitles | سيدتي هؤلاء الرابحين بالمسابقة هم فقط من يحصلون على الصورة |
Sadece onlar degil, Begin bile bize terörist dedi. | Open Subtitles | "ليس هم فقط "بن جوريون أيضاً أطلق علينا إرهابيين |
Sadece onlar değil. Biz de. Senle ben. | Open Subtitles | ليس هم فقط نحن ايضاً , أنت وأنا |
Onlar tüm gece bir melekle güreşen Yakup gibi mücadele etmek zorunda değiller, ya da 40 gün 40 gece vahşi doğada kalan İsa gibi, ya da Muhammed gibi: sadece dağdaki o gece değil peygamber olduğu süre boyunca Kur'an ona sürekli umutsuzluğa kapılmamasını teşvik ederken ve her şeyi bildiklerini beyan edenleri ayıplarken. Onlar bilinebilecek her şeyi biliyorlardı ve Sadece onlar haklılardı. | TED | لن يضطروا للصراع في سبيله مثل يعقوب منازعا الملائكة طوال الليل، أو مثل عيسى في أربعين يوما وليلة في البراري، أو مثل محمد، لم يقتصر اﻷمر على تلك الليلة على الجبل، بل طوال سنيه كرسول، والقرآن يحثه دوما أن لا ييأس، ويدين أولئك الذين يعلنونها صراحة أنهم يعلمون كل شيء وأنهم وحدهم هم فقط على الحق. |
Hayır, Sadece onlar beni delirtiyor. | Open Subtitles | لا لا، هم فقط حقا نزوة لي. |
Hatta Sadece onlar da değil herkes öyle. | Open Subtitles | ليسو هم فقط, بل الجميع |
- Sadece onlar biliyordu. | Open Subtitles | -لقد كانو هم فقط من يعلم بالأمر . |
Sadece onlar için ülkeyi bir uçtan öteki ucuna kat edebilirim. | Open Subtitles | فقط هم الوحيدون القادرون على جعلى أطوف البلاد لأننا متشابهون فى الأفكار |
- Korkarım Sadece onlar değil. | Open Subtitles | -وأخشى أن البقية كذلك |