"sakıncası olmaz" - Traduction Turc en Arabe

    • لن تمانع
        
    • لن تُمانع
        
    • لا أمانع أن
        
    • لن تمانعي
        
    • لا أمانع في
        
    • أمانع فى
        
    Tamam, iyi, o zaman şeytan iding sakıncası olmaz bu yüzden mutlu ve sağlıklı tutabilirsiniz. Open Subtitles حسناً لا بأس ، إذاً لن تمانع أن تحدد هوية المشعوذ . كي نبقيك سعيد و بصحة جيدة
    Bay Stark, Clint sakıncası olmaz demişti de traktörümüz bir türlü çalışmıyor. Open Subtitles وستارك. يقول كلينت انه لن تمانع. أنا سحب الجهاز للتشغيل.
    Bir fal da ben açsam sakıncası olmaz o hâlde. Open Subtitles إذا أنت لن تُمانع أذا قُلت ما بالضمير بنفسي إذاً، صحيح؟
    Rosamund Hala için sakıncası olmaz, evinde yeterince yer var zaten. Open Subtitles عمتي "روزاموند" لن تُمانع وتوجدُ الكثير من الغرف
    Üzerime birazcık bir şey bulaştırmanızın sakıncası olmaz. Open Subtitles لا أمانع أن تردوا شيء قليل مما تحصلون عليه منّي.
    Hayır ama değişiklik olsun diye bi kazansak bize sakıncası olmaz. Open Subtitles لا, أنا لا أمانع أن نحقق التغيير
    O zaman bir yüzsüzleşsem ve dans etsem senin için sakıncası olmaz, değil mi? Aydınlanmış ve özgür hissediyorum. Open Subtitles إذًا لن تمانعي إن أصبحت خفيفا ورقصت بالجوار قليلا أليس كذلك ؟ أشعر بالحريه والابتهاج
    Ve biraz sorumluluk almamın sakıncası olmaz. Open Subtitles وأنا لا أمانع في تحمل المزيد من المسؤولية.
    Ve biraz sorumluluk almamın sakıncası olmaz. Open Subtitles ولا أمانع فى تحمل بعض المسئوليه .
    Parfum Bijoux'un etkinliğine gitmemizin bir sakıncası olmaz, değil mi? Open Subtitles لن تمانع إن ذهبنا لحفل "عطر بيجوكس" في طريقنا، أليس كذلك؟
    O zaman baksak bir sakıncası olmaz. Open Subtitles لن تمانع بإلقاء نظرة إذاَ
    New York, California, Illinois ve Florida barolarında üyeliği olan dünyadaki en iyi 3. hukuk fakültesini 2. olarak bitirmiş biri olarak senin ardından ortalığı biraz temizlememin sakıncası olmaz değil mi? Open Subtitles حسنا، كعضوة في نقابات "نيويورك"، "كاليفورنيا"، "إلينوي"، "فلوريدا" تخرجت بالترتيب الثاني على دفعتها من ثالث أفضل كليات القانون في العالم، لن تمانع إن قمت بالتنظيف بعدك قليلا؟
    O halde silahından feragat etmenin senin için bir sakıncası olmaz. Open Subtitles -إذن لن تُمانع التخلي عن سلاحك .
    Onu buraya koymak sakıncası olmaz Nerede olduklarını Open Subtitles لا أمانع أن أضع ذلك علي أين هم؟
    Ölmeden önce William'ın elini sıksam sakıncası olmaz. Open Subtitles لما لا، لا أمانع أن أصافح يد (ويليام) قبل رحيله
    Annemi aramanın sorun olmayacağını düşündüğüne göre iş yerine gelmemin de sakıncası olmaz demiştim. Open Subtitles ظننت بانه ، بما انك اعتقدتي انه من المناسب الاتصال بامي فانت لن تمانعي حضوري الى عملكِ
    Kesin hapse gireceğiz demiyorum ama gireceksek, önce bir şeyler yemenin sakıncası olmaz. Open Subtitles أنا لا أقول أننا قد نسجن بلا ريب, لكن إن كنا سنسجن،فأنا لا أمانع في تناول بعض الطعام أولا
    Beni çamura itmesinin sakıncası olmaz. Open Subtitles لا أمانع فى التراجع عما قلت

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus