Çünkü bir iş için, avukat olarak İsviçre'ye gittiğini söylemişti; ama şimdi silah satıcısı olarak Orta Amerika'da. | Open Subtitles | لأنه قال أنه ذاهب إلى سويسرا فى رحلة عمل كمحامى والآن هو فى أمريكا الوسطى كتاجر سلاح |
Adam doktorunu uyuşturucu satıcısı olarak kullanıyordu. | Open Subtitles | استخدمه الرجل كتاجر مخدرات |
Brad, kariyer sahibi bir uyuşturucu satıcısı olarak kışlarını, eşi Chantelle'le tanıştığı Fransa'da geçirirdi. | Open Subtitles | (براد)، أنت تجعل هذا ضيقاً جداً والآن (براد)، كتاجر مخدراتٍ ناجح يقضي شتاؤه في جنوب (فرنسا) |
Bu oyunda, açıkça Kleon ile alay etti. Kleon'u canlandıran karakteri, şehrin çıkışında bir sosis satıcısı olarak betimledi. | TED | وفيها، سَخِر من كليون على العلن، حيث تنتهي بشخصية كليون كبائع نقانق وضيع خارج بوابات المدينة. |
Sakın yanlış anlama ama bir cep telefonu satıcısı olarak, sanırım bunu sorabilirim. | Open Subtitles | لا تفهمي هذا بطريقة خاطئة ، لكن كبائع هواتف خلويّة يمكنُني السؤال |
Brad, kariyer sahibi bir uyuşturucu satıcısı olarak kışlarını, eşi Chantelle'le tanıştığı Fransa'da geçirirdi. | Open Subtitles | براد)، إنت مخلي) الفلوس ماسكة فشخ دلوقتي (براد)، كتاجر مخدراتٍ ناجح بيقضي الشتا في (جنوب (فرنسا |
Bay Cazorla'yı uyuşturucu satıcısı olarak tarif ettiniz. | Open Subtitles | -لقد اتّهمت السيد (كازورلا) كتاجر مخدّرات . |
- Komiserin kızıyla yatan papaz yardımcısının kadın ayakkabısı satıcısı olarak saklanmaya mecbur kalmasını anlatıyor. | Open Subtitles | إنه عن شماس مساعد يضاجع ابنة الشرطي ومجبر على التنكر كبائع أحذية نسائية |