| - Beklentileri ateşliyorum. - İlk 90 günde 1 milyon sattığımız falan yok. | Open Subtitles | ـ إنّي أهوّي التوقعات ـ إننا لن نبيع مليون في أول 90 يوم |
| - Beklentileri ateşliyorum. - İlk 90 günde 1 milyon sattığımız falan yok. | Open Subtitles | ـ إنّي أهوّي التوقعات ـ إننا لن نبيع مليون في أول 90 يوم |
| IBM'e sattığımız şeyin on yıl eskimesine neden oldu. | Open Subtitles | لقد قاموا بجعل ما نبيعه لآي بي ام يبدو وكأنه من العقد الفائت |
| Halka sattığımız ürünlerin üstünde bir meslektaşınla cinsel ilişkiye girdin. | Open Subtitles | لقد مارست الجنس مع زميلة فوق منتج نبيعه للناس |
| Sahip olabilmek uğruna evlerimizi sattığımız silahlarımız bile gitti. | Open Subtitles | لقد أخذوا منا الدروع التى بعنا بيوتنا من آجلها |
| Moda endüstrisinin toptan satış kısmında çalışıyorum ve sattığımız bazı ürünlerin bu ikinci el dükkânlarına düştüğünü gördüm. | TED | أنا أعمل في قطاع الجملة بمجال الأزياء، ورأيت بعض المنتجات التي نبيعها ينتهي بها الحال في متاجر الملابس المستعملة. |
| 1980lerde Suudi'lere sattığımız kimyasal bir madde. | Open Subtitles | إنه عنصر كيميائي بعناه إلى السعوديين في الثمانينيات |
| Size sattığımız cihazlarda bazı ufak problemler var. | Open Subtitles | السماعة التي بعناها لك لديها بعض المشاكل الطفيفة. |
| LeQuint Dickey'e sattığımız zencilerin başına daha kötüsü geliyor. | Open Subtitles | الزنوج الذين نبيعهم لـ (لكوينت ديكي) يُصيبهم ما هو أسوأ من هذا. |
| Babanla kapı kapı bu kitabı sattığımız günlere döndüm, satışlarda patlama olmuştu... | Open Subtitles | عندما كنتُ أنا وأب نبيع الكتاب من الباب الى الباب فتتعلّم الكثير من المبيعات |
| Wahewa ile olan anlaşmamız belli. Mermileri kime sattığımız önemli değil. | Open Subtitles | اتفاقنا قائم مع " واهيوا " لا يهم من نبيع له |
| Comiskey Parkı'nda PCP içip T-shirt sattığımız zaman gibi mi? | Open Subtitles | تقصد كما فعلنا من قبل في المنتزه ونحن نبيع الأقمصة ؟ |
| Biz... Biz ağaç satmıyoruz. Bizim sattığımız bir keyif. | Open Subtitles | إننا لا نبيع أشجاراً إننا نبيع طقساً عاماً |
| Hayır, burada tek sattığımız; yatak odasında yaşanan belirsiz sorunlara yardım eden bu küçük paketteki tuhaf vitaminler. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي نبيعه هنا هذه الفيتامينات الغريبة والتي بشكل غامض تساعد أدائك الجنسي |
| sattığımız her tişörtün yüzdesi hayır kurumlarına gidiyor. | Open Subtitles | نسبة من كل قميص نبيعه تذهب للاعمال الخيرية |
| sattığımız tek şey, zaten insanların istediği... | Open Subtitles | كل ما نبيعه هو فقط ما يريدونه الناس |
| Ya babanın takma dişlerini sattığımız günü? | Open Subtitles | و تلك المرة عندما بعنا أسنان والدك المزيّفة ؟ |
| Büyükelçiliğimizi kapatmak dünyaya demokratik bir müttefikimizi bir savaş suçlusuna sattığımız mesajını verecektir. | Open Subtitles | أغلاق سفارتنا يرسل رسالة للعالم بأنّنا بعنا حليف ديمقراطي لنا بإرادتنا إلى مجرم حرب |
| Çok fazla bilet sattığımız anlamına. Daha büyük bir yer gerektiği anlamına. | Open Subtitles | هذا يعنى أننا بعنا العديد من المقاعد، هذا يعني أننا بحاجة إلى مكان أكبر. |
| Sen de gerçekten bunu, sattığımız sistemlerde çalabileceğini düşündün? | Open Subtitles | تشغيله على واحد من هذه الأنظمة التي نبيعها ؟ |
| sattığımız tüm arabaların eninde sonunda geldiği nokta burası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي ستؤول اليه كل السيارات التي نبيعها |
| Üç yıl önce kliniğinize sattığımız bir şeyin modifiye hali. | Open Subtitles | انه تعديل لشيء بعناه لعيادتك منذ ثلاث سنوات |
| Bizim tek sattığımız, okulumuza yardım için dergi aboneliğiydi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الّذي بعناه هو قسائم . اشتراك بالمجلات لنساعد مدرستنا |
| Bunlar aletlerimiz. Bunlar bunu Ford'a nasıl sattığımız. | TED | هذه معداتنا. هكذا بعناها لشركة فورد. |
| Lanet olsun! LeQuint Dickey'e sattığımız zencilerin başına daha kötüsü geliyor. | Open Subtitles | بئساً لهذا، الزنوج الذين نبيعهم إلى (لكوينت ديكي)، يُصيبهم أسوأ من هذا. |