Ama o, bizim seçtiğimiz prensi seçmek durumundaydı. | Open Subtitles | لكن كان المفترض أن تختار الأمير الذي اخترناه لها |
Arama kurtarma ekiplerinin seçtiğimiz kaza bölgesine ulaşması günlerce sürecektir. | Open Subtitles | سيستغرقُ فرقَ البحث أيّاماً للوصول إلى موقع الذي اخترناه كموقع للتحطّم |
seçtiğimiz hayat bu, yaşadığımız hayat. | Open Subtitles | هذه هى الحياة التى اخترناها الحياة التى نعيشها |
Baban seçtiğimiz hayatlarla ilgili söylediklerinde haklıydı. | Open Subtitles | أتعرف ، كل ما قاله والدك عن الحياة التي اخترناها أنه محق |
Üçüncü gözlemim ise, Dengemizi yargılamak için seçtiğimiz zaman çerçevesini oluştururken dikkatli olmalıyız. | TED | الملاحظة الثالثة هي علينا أن نكون حذرين من الإطار الزمني الذي نختاره للحكم على التوازن لدينا. |
Kalbimizin sesini dinlediğimiz zaman uzlaşmamayı seçtiğimiz zaman çok tuhaf, değil mi? | Open Subtitles | عندما نتبع قلوبنا، عندما نختار عدم التسوية، هذا أمر مضحك، أليس كذلك؟ |
Bizim bildiğimizden çok daha fazla yıldır seçtiğimiz gibi özgür yaşıyoruz. | Open Subtitles | لسنوات طويلة أكثر مما نعرف لقد عشنا كما إخترنا أحرارًا |
Hizmetinizdeyiz, seçtiğimiz bina bu tarafta. | Open Subtitles | نحن في خدمتكم. البناية التي إخترناها في هذا الطريق. |
O zaman Dice'a hatırlatırsın, iki ay önce onu seçtiğimiz zaman bir bowling pistinde stand-up yapıyordu. | Open Subtitles | أنعش ذاكرته أن عندما اخترناه منذ شهران، كان يعمل في نادي للبولينغ |
Karar paneline seçtiğimiz adam sağlam bahis ama diğer ikisi için biraz endişeliyim, yalan olmasın. | Open Subtitles | فالرجل الذي اخترناه للجنة التحكيم، لا خوف منه ولكني قلق بشأن الاثنين الآخرين |
- seçtiğimiz şarap mı bu? | Open Subtitles | هذا هو النبيذ الذي اخترناه ، أليس كذلك ؟ |
Kendimiz için seçtiğimiz limitleri keşfederiz. | Open Subtitles | و إكتشاف الحواجز التي اخترناها نحن لأنفسنا |
seçtiğimiz hayat için ödediğimiz fiyat budur. | Open Subtitles | هذا هو الثمن الذي ندفعه للحياة التي اخترناها. |
- Bunlar bizim seçtiğimiz hayatlar. | Open Subtitles | وهذه هي الطريقة اخترناها للعيش. |
Sonunda bütün insani hislerimizin kullanılıp kullanılmadığını göreceğiz ve seçtiğimiz yoldaki hikâyemizde yaşamak için aracımız olacak. | TED | في النهاية، سنري إن كانت كل حواسنا البشرية قد تم تَوظِفها، وستكون لدينا القوة لنعيش قصة أي طريق نختاره. |
Bu zamanları inatçı bir iyimserlikle karşılamayı seçmek yaşamlarımızı anlam ve amaçla doldurabilir ve bunu yaparak elimizi tarihin akışına uzatıp onu bizim seçtiğimiz geleceğe doğru döndürebiliriz. | TED | اختيار مواجهة هذه الأزمة بتفاؤل وعزم يمكن أن يملأ حياتنا بالمعاني والأهداف، وبفعل ذلك يمكننا أن نضع أيدينا على قوس التاريخ ونقوم بثنيه ناحية المستقبل الذي نختاره. |
Şimdi bu örüntü, tüketici modellemeleri ve perakende alışverişte de görülüyor, yani alışveriş yapmayı seçtiğimiz yerler. | TED | ويمكن ملاحظة هذا النمط في نماذج إنفاق المستهلكين في تجارة التجزئة، بمعنى، الأماكن التي نختار أن نتسوق فيها. |
Giymeyi seçtiğimiz her şey, gittiğimiz yerler, yaptığımız şeyler ve kim olmak istediğimiz hakkında hikâye anlatıyor. | TED | كل ما نختار ارتداءه هو سرد حكاية، حكاية عن أين كنا، وما نقومُ به، ومنْ نريد أن نكون. |
Burası da onları yetiştirmeyi seçtiğimiz köy. | Open Subtitles | وهذه هي القرية التى إخترنا تربيتهم بها |
Ve seçtiğimiz kişi: | Open Subtitles | . السيدة الحاجة الجميلة ...و إخترنا |
Jake kız olabilir diye daha önceden seçtiğimiz bazı isimler. | Open Subtitles | بعض الأسماء التي إخترناها في حال أن "جيك" كان بنت. |
Dolayısıyla seçtiğimiz iki konu bunlardı. Kuruluşun yaptığı herşey buna odaklıydı. | TED | وهكذا اخترنا هذين الأمرين، وكل ما تقوم به المؤسسة ينصب التركيز فيه على ذلك الأمر. |
Kendi seçtiğimiz bir jüri ile onu suçlamak için bu yeteri kadar güçlü bir kanıt. | Open Subtitles | وذلك يُعتبر أكثر من كافي لتوجيه الإتهام لأي هيئة محلفين كُبرى من إختيارنا |
Bizim seçtiğimiz adamlardaki sorun ne? | TED | ما المشكلة في اختيارنا لهؤلاء الأشخاص؟ |