Galiba sana seans için ödeme yapmalıyım. Bunun bir seansa dönüşmesi niyetinde değildim. | Open Subtitles | أشعر كأن علىّ أن أدفع لكَ , لم أقصد أن يتحول هذا لجلسة. |
Onları son bir seans için buraya getirdik sorunu düzeltmek için. | Open Subtitles | لقد أعدناهم لجلسة أخيرة لتصحيح المُشكلة. |
Gecenin bir yarısında acil bir seans için e-posta atmanın sebebi şu "her zamanki sorunlar" olabilir mi? | Open Subtitles | أيمكنني تخمين أنّك أرسلت لي بريد إلكتروني في منتصف الليل، لجلسة طارئة بسبب مشاكل تتعلق بالحديقة؟ |
Beni daha fazla seans için buraya getirmeye çalışmadığınızdan emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك لست تحاول أن تجيء بي لجلسات أخرى؟ |
Daha yoğun bir seans için ekstra para vermem gerekiyorsa, sorun değil. | Open Subtitles | إذا احتجتُ أن أدفع زيادة لجلسات مركّزة أكثر، فلا مشكلة |
seans için ofisine gelmekten her zaman mutlu olmuşumdur. | Open Subtitles | أكون مسرورةً دائما بالقدوم للمكتب من أجل جلسة علاج |
Son bir seans için gelmek istiyorum. | Open Subtitles | أودُّ أن أحضر لجلسةٍ أخيرة |
Baban ve senin bulunacağın bir seans için hazırlık yapmam gerekir. | Open Subtitles | أحتاج وقتاً كي أحضر لجلسة لك و لوالدك |
Harvey, acil bir seans için günümü sana ayırmamı istedin ve bende ayırdım. | Open Subtitles | (هارفي), لقد طلبت مني ان ألغي مواعيد اليوم لجلسة طارئة, و قد فعلت |
Tüm bir seans için hazır değilim. | Open Subtitles | لستُ مستعدة لجلسة كاملة |
Terapist Jenna'yı sadece bir seans için Toby hakkında neler hissettiğini öğrenmek için çağırmış. | Open Subtitles | الطبيب جعلها تحضر فقط لجلسة واحدة لنرى كيف شعرت بخصوص عودة (توبي) إلى المنزل |
Demek seans için hazırsın. | Open Subtitles | - أنت مستعد وأخيراً لجلسة حقيقية |
Buraya seans için gelmedim. | Open Subtitles | أنا لم أحضر إلى هنا من أجل جلسة |
Buraya seans için gelmedim. | Open Subtitles | أنا لم أحضر هنا من أجل جلسة |
Son bir seans için gelmek istiyorum. | Open Subtitles | أودُّ أن أحضر لجلسةٍ أخيرة |