Septimus'a yazmak için sebebim vardı. Cevap bekliyorum. | Open Subtitles | كان لدي سبب في الكتابة إلى سيبتموس و أنتظر جوابه |
Onu bu yüzden yapmadım. İyi bir sebebim vardı. | Open Subtitles | ليس لهذا السبب فعلت هذا كان لدي سبب وجيه |
Ondan nefret ettiğim gibi minnettar olmak için de sebebim vardı. | Open Subtitles | و على الرغم من كرهي لذلك في وقتها لكنني أضحى لدي سبب بعدها لأكون شاكراً له |
Mutsuz olmak için bir sebebim vardı, ama bunu söylemek yerine... | Open Subtitles | هذا ما أقصده لدي سبب مقنع لكي أغضب |
O zamanlar öyle davranmak için bir sebebim vardı. | Open Subtitles | في ذلك الوقت , كان هناك سبب لأتصرف مثل ذلك |
Her doğum günü için kaçırdığım her şey için bir sebebim vardı. Eminim vardır. | Open Subtitles | كان هناك سبب لعيد الميلاد الذى قضيتينه بمفردك كل شئ فاتني بالتأكيد هناك سبب |
Ama yaptım. Çünkü iyi bir sebebim vardı. | Open Subtitles | لأن كان لدي سبب جيد |
Bir sebebim vardı. | Open Subtitles | لقد كان لدي سبب. |
Ama geçerli bir sebebim vardı. | Open Subtitles | لكنّ كان لدي سبب قوي |
- Tamam. Geçerli bir sebebim vardı. | Open Subtitles | أسمع، كان لدي سبب وجيه لذلك. |
Ama benim geçerli bir sebebim vardı. | Open Subtitles | ولكن لدي سبب وجيه |
Ama benim bir sebebim vardı. | Open Subtitles | أنا لدي سبب... أسمعي. |
Hey, benim çok iyi bir sebebim vardı. | Open Subtitles | لدي سبب مقنع |
Halawa'dayken çıkmak için tek bir sebebim vardı. | Open Subtitles | عندما كنت في (هالاوا)، كان هناك سبب واحد فقط للخروج |