Kişisel bilgisayarlar dünyasını ve müzik sektörünü değiştirdi ve şu an mobil cihaz sektörünü değiştirmek üzere. | TED | غيّر عالم الحواسيب، غيّر صناعة الموسيقى والآن في طريقه لتغيير صناعة الهواتف. |
Yani, küresel et sektörünü hayata geçirmek için hep birlikte çalışmamız gerek. | TED | لذا، فإننا بحاجة لعون الجميع لنصنع ذلك في صناعة اللحوم العالمية. |
Amacımız et sektörünü sekteye uğratmak değil, dönüştürmek. | TED | لا نريد إحداث فوضى في صناعة اللحوم، بل نريد تحويلها. |
Amaç; genele hitap eden giyim sektöründe, ihtiyaçları dikkate alınmamış bu topluluk için değişikliğe gidilmesi konusunda moda sektörünü eğitmekti. | TED | مهمتها كانت تثقيف صناعة الأزياء بأن التعديلات ممكنة على الملابس السائدة لهذا المجتمع الذي لم تتم خدمته من قبل. |
Bence, sağlanan o kar, tüm havayolları sektörünü ayakta tutuyor. | Open Subtitles | أعتقد أن تلك الأرباح هي ما تدعم صناعة النقل الجوي بأكملها |
Film sektörünü çok iyi biliyor. | Open Subtitles | واسعة الإطّلاع على صناعة السينما تقول بأنّني يجب أن أصعد بسرعة |
Savaş düğme sektörünü iyi etkiledi. | Open Subtitles | الحرب كانت لطيفة بالنسبة إلى صناعة الأزرار |
Bu defa, basit bir mide bulantısı Danimarka domuz sektörünü etkileyen bir olaya dönüştü. | Open Subtitles | وفي حالتنا ألم بالبطن أثر على كل صناعة الخنازير |
Biz; yurttaşlar ve siyasetçiler ilaç sektörünü düzenlemede, daha başarılı olmalı, onları doğru saiklere teşvik etmeli, gerçekten önem arz eden sorunlara yöneltmeliyiz. | TED | نحن كمواطنين وسياسيين علينا أن نكون أفضل من حيث تنظيم صناعة الأدوية توجيههم، وإعطائهم الحافز الصحيح وتركيزهم على المشاكل المهمة. |
2008'e geldiğimizde müzik sektörünü geride bırakacağız. | TED | على 2008، سنتعدى صناعة الموسيقى |
Moda sektörünü de buna davet ediyorum. | TED | وأدعوا صناعة الأزياء لتكون طموحة. |
Ve bir sonraki adımım, soytarıların kralı olarak palyaçoluk sektörünü alaşağı etmek olacak. | Open Subtitles | أسرق هوية المهرجين وخطتي المقبلة هي... إسقاط صناعة المهرجين بأكملها |
Yapmak istediğim şey size çok kısa bir helikopter dublörlüğünü filmlerde ve televizyonlardaki dublörlük sektörünü ve belirli bir yere kadar numarayı daha ihtişamlı yapan ve gerçekten daha önce olmadığı kadar güvenli kılan şeyi, teknolojinin ve bir dublörün fiziksel yetneklerinin nasıl bir araya geldiğini gösteceğim. | TED | ولكن ما أريد التحدث عنه أولا .. هو ان أخذكم بجولة سريعة عن المغامرات وعن صناعة المشاهد الخطرة في الافلام والتلفاز وكيف ساهمت التكنولوجيا بتدخلها مع المهارات الجسدية في اغناء مؤدي المخاطر بصورة تجعل المغامرة أكبر وتجعلها أكثر أمنا من ذي قبل |
'İlaç sektörünü şok eden bir açıklamaya göre...' | Open Subtitles | في بيان هزت صناعة الأدوية |
(Gülüşmeler) Sonrasında yaptığım son oyun, bilgisayar oyunu sektörünü Hollywood'a götürüp, birbirinden lisans almak yerine, bilfiil bir şeyin üzerinde birlikte çalışmak üzerine kuruluydu. | TED | (ضحك) وآخر لعبة صنعتها كانت مبنية على محاولة جعل صناعة الألعاب التلفزيونية في العمل مع هوليود للقيام فعليا بعمل مشترك عوضا عن الترخيص من بعضهم البعض |