Çünkü arkadaşlarım arayıp Seninle konuşmak için benden izin istediler. | Open Subtitles | , لأن أصدقائي أتصلوا و طلبوا الإذت . للتحدث معك |
Şimdi, dersi unutacağım, zira bu oyunu asla öğrenemem, ama Seninle konuşmak için yine geleceğim. | Open Subtitles | والآن سوف أنسى موضوع الدروس لأنني لن أتعلم هذه اللعبة لكني سأعود للتحدث معك |
Şunu kapatabilir misin lütfen? İşten Seninle konuşmak için geldim. | Open Subtitles | هلّا أطفأته من فضلك جئتُ من العمل لأتحدث معك |
Buşeyleri takip Seninle konuşmak için geldim . | Open Subtitles | هذا يتماشي مع الموضوع الذي جئت للحديث معك فيه. |
Pazarlıklardan uzak, Seninle konuşmak için bir fırsat istedim, Jonas. | Open Subtitles | أردت فرصة للتحدث اليك جوناس بعيد عن المفاوضات |
Sonunda Seninle konuşmak için vaktim var ama bana yardım etmen için artık çok geç. | Open Subtitles | أخيراً لديّ بعض الوقت للتحدّث معك لكنّه فات الأوان لأن تساعدني |
Şu an Seninle konuşmak için çok sinirliyim, Wade! | Open Subtitles | أنا فقط غاضبة جدا لأتحدث إليك الآن، وايد |
Bu yüzden Seninle konuşmak için bekleyemedim. Chicago'da Drake Hotel'deyim. | Open Subtitles | اتوق للتحدث معك إنا في شيكاغو بفندق درايك |
Çünkü Seninle konuşmak için buraya geliyordu ve ben de tuzağa düşmesini istemedim. | Open Subtitles | كانت قادمة للتحدث معك وجنبتها الوقوع في كمين |
Ulusal Güvenlik Seninle konuşmak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | الأمن القومي لا يستطيعوا الإنتظار للتحدث معك. |
Seninle konuşmak için buradayız. | Open Subtitles | في الحقيقة .. لا نحن هنا للتحدث معك |
Aslında Seninle konuşmak için geldim. | Open Subtitles | في الحقيقة أتيت هنا للتحدث معك |
Çekeceğim bir film hakkında Seninle konuşmak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأتحدث معك عن فلم الذي سننتجه عن عائلة |
- Seninle konuşmak için buradayım, Sonny. - Evet, ben de seninle konuşuyorum zaten. | Open Subtitles | "أنا هنا لأتحدث معك يا "سونى- نعم ، وأنا أتحدث معك- |
- Seninle konuşmak için buradayım, Sonny. - Evet, bende seninle konuşuyorum zaten. | Open Subtitles | "أنا هنا لأتحدث معك يا "سونى- نعم ، وأنا أتحدث معك- |
İstedim bu yüzden Seninle konuşmak için ofisine geldim. | Open Subtitles | أردت الأعتراف، لذلك ذهبت إلى مكتبك للحديث معك. |
Seninle konuşmak için buraya gelmedim | Open Subtitles | لست هنا للتحدث اليك |
Seninle konuşmak için can atıyorlar. | Open Subtitles | إنهم متلهفون للغاية للتحدّث معك |
Bütün arkadaşlarımı bırakıp Seninle konuşmak için oraya gelmemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | أنت تريدنى أن أترك أصدقائى و أسير كل هذه المسافه لأتحدث إليك ؟ |
Seninle konuşmak için sadece birkaç dakikaya ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنه فقط يحتاج الى بعض الدقائق ليتحدث إليك |
Eğer gerçeği söylemek gerekirse, aynı zamanda Seninle konuşmak için döndüm. | Open Subtitles | حسناً، إذا كنت سأكون صريح تماماً، لقد عدت أيضاً للتكلم معك. |
Seninle konuşmak için geri geldim. | Open Subtitles | أنا عدت فقط للتحدث إليكِ |
Çünkü Seninle konuşmak için bir şans istiyorum... 82.Havayolundan aramama gerek kalmadan, gerçekten seninle konuşmalıyım... | Open Subtitles | لأنني أريد فرصة لأتكلم معك أتكلم معك حقا بدون أن تتصلي على الفرقة 82 المنقولة جوا |