Seoul'e gelip, ekonomimizi yok edecekler. | Open Subtitles | سوف يذهبوا الى سيول مثلما ذهب الالمان الشرقيون الى برلين سوف ياتوا الى سيول ويدمروا اقتصادنا |
O zamanlarda, onların Seoul'e gelmeleri 3 günlerini aldı. | Open Subtitles | في ذلك الوقت ،الأمر إستغرق منهم ثلاثة أيام فقط للوصول إلى سيول |
7 gün önce Seoul, Kangnam Bölgesinde yüksek bir binanın çatısından atlayan kadının ölüm nedeni ortaya çıktı. | Open Subtitles | سبب وفاة تلك المرأة التي قفزت من سطح بناية شاهقه في سيول منذ 7 ايام بمنطقة كانغ نام |
Şimdi ise Seoul'deki 45,000 resmi kuruluş dünyaya liderlik ediyor! | Open Subtitles | الآن 45000 موظف عام في سيؤول. يصنعون التقدم في الطريق الي العالم. |
2004 ilkbaharı, ben Seoul'da doğdum ve hep orada yaşadım. | Open Subtitles | إنه ربيع عام 2004 .. لقد ولدت في سيؤول وعشت بها كل لحظة |
Seoul'den Busan'a gidiyorum fakat dışarıda beklemem lazım. | Open Subtitles | ،أذهب من سيئول إلى بوسان لكن يجب علي أن أنتظر خارجا |
Bir çok kişi, K.D.H.C'nin, Güney Kore/Seoul'de eğitilen 11 bin tankla misillemede bulunabileceği konusundaki endişesini dile getirdi. | Open Subtitles | وابدى الكثير عن قلقهم من ان كوريا ستنتقم بـــ 11 الف من انابيب مدفعيتهم على سول فى كوريا الجنوبية |
Masumların kanına girme ve Seoul'a dön. | Open Subtitles | ,لا تتهم أناسا أبرياء وتعود الى سيول بهذه البساطة |
I don't know how many times I've complained in order to come to Seoul... | Open Subtitles | لا أعلم كم مرة كان علي أن أشكي حتى أتي إلى سيول |
Hanımefendi, Seoul'den emir verdi. Böylece Koreli çocuklarla beraber olabilirsin. | Open Subtitles | المدام طلبت ذلك من سيول بالتالى ينبغى ان يكون هناك الكثير من الاولاد الكوريين الاخرين |
Seoul'a döndüğünüzde buradaki eğlenceli anılarımızı unutmayın sakın. | Open Subtitles | حتى لا تنسوا كل الاشياء الممتعة التي فعلناها هنا .عندما تعودوا إلى سيول |
Seoul Citibank'den Bay Jeong yine sizi arıyor. | Open Subtitles | لدى السيد جونج من سيول سيتيبانك على الخط مجددا |
İlk olarak, senin Seoul'de olmanı düşünmekle bir salaklık yaptım. | Open Subtitles | لقد كنت بلهاء ، بما انك لست فى سيول |
3 Aralıkta Seoul'da ilk kar yağışı oldu. | Open Subtitles | لقد شهدت سيؤول الثلوج في الثالث من ديسمبر |
Hemen Seoul'e dönüp hastaneye gitmeliyim. | Open Subtitles | أنا لم أكذب أعتقد بأنه عليّ الإسراع بالذهاب إلى المستشفى في سيؤول |
Lütfen Seoul'deki araştırmaları istediğim gibi devam ettir. | Open Subtitles | رجاءً إستمر بالتحقيقات في سيؤول كما طلبت |
Seoul'e geldiğimde de biliyordun değil mi? | Open Subtitles | عرفتي أيضاً أنني عدت إلى سيؤول ، أليس كذلك ؟ |
Seni Seoul de gördüm. Korece konuşabiliyor musun? | Open Subtitles | لقد رأيتك في سيئول هل يمكنك التحدث بالكورية ؟ |
IRIS, ödün vermeyen Kuzey Kore yanlılarını Seoul'de nükleer bir terörist saldırı gerçekleştirmesi için gizlice kışkırtmıştır. | Open Subtitles | ايريس نقلت المتشددين في كورياالشمالية المخططين للارهاب النووي في سيئول كوريا الجنوبيه |
Böylece Seoul'da gerçekleşen nükleer saldırı Kuzey ve Güney arasında tüm dünyayı içine alacak bir savaşa neden olacaktı. | Open Subtitles | الارهاب النووي في سيئول سيؤدي الى حرب بين كوريا الجنوبيه و الشماليه |
Seoul'a vardığımızda bana bir bar verecek misin? | Open Subtitles | عندما ترجعي الي سول هل تعطيني بار ؟ |
N.S.C, tam da Seoul'daki askeri olmayan personelin boşaltılmasını tartışmak için toplanmışken, Birleşik Devletler eski başkanı Jimmy Carter'den bir telefon geldi. | Open Subtitles | كما اجتمع مجلس الامن لمناقشة اخلاء جميع السبل السلمية فى سول هناك مكالمه هاتفية مِنْ الرئيس الأمريكي السابقِ جيمي كارتر. |
Seoul'e kavga edebilesin diye taşınmadık. | Open Subtitles | هل إنتقلنا إلى (سيؤل) لتنخرط في القتال؟ |
Sayın Başkan, o füze üssüne saldırırsak K.D.H.C 11.000 ağır silahını kullanarak Seoul'a kesin bir karşı saldırıda bulunur. | Open Subtitles | سيدى الرئيس اذا هاجمنا موقع القذائف هذا ستقوم كوريا الشماليه حتما بهجمة على سوول مستخدمة 11 الف من مدفعيتها |