1.000 Yahudi kadının serbest bırakılması konusunda anlaştık. | Open Subtitles | لقد وافقت على إطلاق سراح 1000 إمرأة يهودية. |
Birileriyle tüm rehinelerin serbest bırakılması için anlaşma yapmışlar. | Open Subtitles | يريدون التفاوض بشأن إطلاق سراح جميع الرهائن. |
Sayın Başkan, mahkûmların serbest bırakılması konusunda kararlıysanız, emirlerinizi bekliyoruz. | Open Subtitles | سيدى الرئيس اذا كنت تنوى متابعة إطلاق سراح السجناء... فنحن ننتظر الأوامر |
Torununuzun serbest bırakılması için ne gerekiyorsa yapacağınızdan şüphe yoktu. | Open Subtitles | لم يكُن لدىّ شك بأنك ستفعل ما يتطلب لإطلاق سراح حفيدتك |
Buraya bir mahkûmun serbest bırakılması için geldim. | Open Subtitles | مرحباً, لقد جئت لإطلاق سراح سجين |
Bir uçak ele geçirip bizimle dayanışma içinde olan ilgili ülkelerin bakanlarının serbest bırakılması. | Open Subtitles | الحصول على طائرة، الإفراج عن كل وزير في بلده على حدة، حيث سيقرؤون |
Elimde, bütün bahriyelilerin ve olaya karışan talihsiz insanların serbest bırakılması için dışişleri bakanlığından gelen bir emir var. | Open Subtitles | لدي أمر هنا من وزارة الخارجية... بإطلاق سراح طلاب البحرية... وكل الأشخاص التعيسين الذين تورّطوا في الحادث |
Rehinelere geri dönecek olursak, Hasani'nin talebi Agim Rama'nın serbest bırakılması. | Open Subtitles | , فى مقابل إطلاق سراح الأسرى "يطالب " حسانى "بإطلاق سراح "أجيم راما |
Bradford'un 24 saat içinde serbest bırakılması bekleniyor. | Open Subtitles | متوقع إطلاق سراح (برادفورد) خلال الـ24 ساعة القادمة |
Argyle'in serbest bırakılması ve sizin onu bulmanız arasında geçen sürede başka bomba kurup kurmadığını da bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن أيضاً لا نعرف إن كان وضع قنبلة أخرى خلال المدة ما بين إطلاق سراح (أرجايل) واعتقاله. |
Şu an Terry'nin serbest bırakılması üzerinde çalışıyoruz. | Open Subtitles | (و الان نحن نعمل على إطلاق سراح (تيري |
5 ay önce, Ramirez'in Danville'den serbest bırakılması gereken zamanda, Ramirez'in Meksika'daki aile hesabına 100 bin dolar transferi yapılmış. | Open Subtitles | قبل خمسة أشهر، عندما كان مقررا إطلاق سراح (راميراز) من (دانفيل)... تم إيداع مئة ألف دولار إلى عائلة (راميراز) في (المكسيك). |
Audrey'nin serbest bırakılması için kendi hayatını feda etmeye gönüllü müymüş. | Open Subtitles | كان مستعداً للتضحية بحياته لإطلاق سراح "أودري"؟ |
Savcılar sanıkların serbest bırakılması için gerekli adımları atsınlar. | Open Subtitles | ...يجب أن يتخد الإدعاء الإجراءات اللازمة لإطلاق سراح المدعى عليهم |
Bir uçak ele geçirip bizimle dayanışma içinde olan ilgili ülkelerin bakanlarının serbest bırakılması. | Open Subtitles | الحصول على طائرة، الإفراج عن كل وزير في بلده على حدة، حيث سيقرؤون |
Veya siyasi tutsakların serbest bırakılması? | Open Subtitles | أو بإطلاق سراح المعتقلين السياسيين؟ |