Tanrı'nın sevgisinin ışığında güneşleneceğimiz yer. | Open Subtitles | حيث ستُشرق الشمس علينا كلنا بإشراقة محبة الإله |
Biyolojik olarak üreyemememizin Tanrı'nın sevgisinin eksikliğinden kaynaklandığına inanmaya başladık. | Open Subtitles | نُؤمن أن محبة الإله التى منعتنا من التكاثر طبيعياً |
Kutsal bir tip istersen sana ruhun Tanrı'nın sevgisinin en saf tanımı olduğunu söylerler. | Open Subtitles | اسألي من هو مقدس، وسيخبركِ بأن الروح هي أنقى ما يعبر عن محبة الرب |
Yüce babamız, gizemli ve kutsal bir olay yaptığın evlilik bağı İsa'nın kiliseye olan sevgisinin bir sembolü oldu. | Open Subtitles | أبانا، لقد جعلت رابطة الزواج لغزاً مقدساً، رمزاً لحب المسيحي لكنيسته |
Bir babanın kızına olan sevgisinin de bir sınırı vardır. | Open Subtitles | هنالكَ حدودٌ لحب الأب لإبنته |
Birisinin sevgisinin yetmediği belli. | Open Subtitles | من الواضح أن حب شخص ما فشل فشلاً ذريعا في حالتها |
Anca bir anne sevgisinin ya da Milhouse'un babasının yapabileceği türden. | Open Subtitles | النوع الذي قد تعده فقط أم محبة أو والد (ملهاوس) |
Tanrı'nın sevgisinin, özgürce büyüyebilmesiyle başlar. | Open Subtitles | كي تنمو محبة الله بلا قيود |
- O Tanrı sevgisinin bir ifadesidir. | Open Subtitles | - إنه تعبير عن محبة الرب |
"O yüzden onun acı sonu Alman Yahudilerinin karşılıksız sevgisinin trajik öyküsüdür." | Open Subtitles | "ولهذا فأن نهايتهِ المريعة هي القصة المأساوية... ...لحب من طرف زاحد ليهودي ألماني" |
Belki öyle ama, ben bir annenin sevgisinin koşulsuz olduğunu... ve o sevgiyi sonradan kazanmayacağını, korumak için de bir moda şirketi kurman gerekmediğini biliyorum. | Open Subtitles | ربما لا، لاكنني أعرف أن حب الأم غير مشروط وليس بالضرورة أن تحصلي عليه بإنشائك لعلامة تجارية |
Ailenin tek çocuğu olarak bir erkek ve kız kardeşin sevgisinin en güçlü sevgi olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | كإبن وحيد, إعتقدتُ أن حب الأَخّ وأخته هو الأقوى. |