Binlerce yıl boyunca Hindu hacıları bu kutsal mekana seyahat ettiler... doğanın asla dinmeyen alevleri mucizesine şahit olabilmek için. | Open Subtitles | منذ آلاف السنين، الحجاج الهندوس سافروا الى هذا المكان المقدس لمشاهدة اعجوبة المعجزات للنيران الطبيعية التي لا تموت |
Eski bir şarkıyı seslendirmek için 140 kilometre at sırtında ve atlı arabalarla seyahat ettiler. | Open Subtitles | لقد سافروا لـ87 ميل بالأحصنة والبوجي لتعزفوا معزوفات مدرسية قديمة. |
68 saat 57 dakika boyunca uzay boşluğunda yaklaşık 380.000 kilometre seyahat ettiler. | Open Subtitles | أكثر من 68 ساعة و 57 دقيقة، سافروا عبر 380,000 كيلومترا من المساحة الفارغة |
Bazıları İngiliz memurların köleleri olarak gitti ama diğerleri özgürce seyahat ettiler. | Open Subtitles | الذين كانوا يغادرون نيويورك، وبعضهم ذهبَ كعبد الضباط البريطانيين ولكن الآخرين سافروا أحراراً |
Yalnızca Aethelflaed'in bu güzel muhallebi çocuğuyla evlendiğini görmek için asiller ta Frankia'dan denizi aşıp seyahat ettiler. | Open Subtitles | قد سافر النبلاء عبر البحار من بعيدٍ مثل (فرانكيا) فقط لرؤية الجميلة (إثيلفلد) تتزوج من هذا الصبي الجميل الغني |
Yalnızca Aethelflaed'in bu güzel muhallebi çocuğuyla evlendiğini görmek için asiller ta Frankia'dan denizi aşıp seyahat ettiler. | Open Subtitles | قد سافر النبلاء عبر البحار من بعيدٍ مثل (فرانكيا) فقط لرؤية الجميلة (إثيلفلد) تتزوج من هذا الصبي الجميل الغني |
Tek bir amaç uğruna yıldızların ötesine seyahat ettiler: | Open Subtitles | سافروا عبر النجوم جميعهم بهدف واحد |
Onu kaçırdılar, arabayla seyahat ettiler. | Open Subtitles | لقد خطفوها ثم سافروا بالسيارة |