İnsan sermayesi gelişimi Sierra Leone'deki ulusal kalkınmanın anahtarıydı. | TED | كانت تنمية الرأسمال البشري بمثابة الحل للتنمية الوطنية في سيراليون. |
Bu, Sierra Leone'deki ülkenin ilk milli tıbbi tanı merkezinin inşası için fon parası. | TED | وكانت هذه الأموال الأولية لبناء أول مركز وطني للتشخيص الطبي في سيراليون. |
Sierra Leone'deki sübyanlara silah satmadığı zaman eski karısını arıyor, bu yüzden saklanıyorum. | Open Subtitles | عندما لا يكون يبيع الأسلحة الرشاشة للأطفال الصغار في سيراليون يقوم بالبحث عن زوجته السابقة |
Sierra Leone'nin 21. yüzyılın küresel ekonomisine uyumlu çok yetenekli, yenilikçii, üretken bir iş gücü üretebilmesi için Sierra Leone'deki iş gücü kalkınmasına ağır bir şekilde yatırım yapmamız gerektiğini savundum. | TED | جادلت بأنه لكي تحدث سيراليون قوى عاملة ذات كفاءة عالية ومبتكرة ومنتجة وتتناسب مع الاقتصاد العالمي للقرن الواحد والعشرين كنا بحاجة لأن نستثمر بكثافة في تنمية الرأسمال البشري في سيراليون. |
Sierra Leone'deki çatışmalarda iki taraf da süngüler kullandı. | Open Subtitles | جانبا الصراع في "سيراليون" يستخدمون الحربات إجعل د. |
2014, 23 Mayıs'ında, bir kadın hastanenin doğum servisine kayıt yaptırdı ve ekip hemen bu önemli moleküler testleri gerçekleştirdiler ve böylece Sierra Leone'deki ilk Ebola vakası teşhis edildi. | TED | في 23 ماي 2014 دخلت امرأة قسم الولادة في المستشفى، وأجرى الفريق تلك الاختبارات الجزيئية المهمة وحددوا أول حالة مؤكدة للإيبولا في سيراليون . |
Tercihimi Sierra Leone'deki vadi görevine yapıyorum. | Open Subtitles | أولويّتي هي دار الوادي في (سيراليون). |
Sierra Leone'deki vadide hiç su yok. | Open Subtitles | وادٍ في (سيراليون) غير ذي ماء. |