| Rupert'a dava anlaşmasını al yoksa Hughes silahlarınızın taşınması için aradığında cevap vermem. | Open Subtitles | قومي بعمل أستئناف لحكم روبرت. أو لن أقوم بالرد على الهاتف عندما يتصل هيوجز بشأن شحنة أسلحتكم. |
| silahlarınızın ne kadar özel olduğunu bilemem, ancak onları gemime sokmayacağım. | Open Subtitles | لا يهمني كم هي أسلحتكم مميزة، ولكنها لن تدخل معكم بداخل الغواصة |
| Son baktığımda silahlarınızın büyük çoğunluğu metalden yapılıyordu. | Open Subtitles | وأخر مرة أتذكر، معظم أسلحتكم مصنوعة من المعدن. |
| silahlarınızın ölümcül olmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | كنت تحت إنطباع ان أسلحتك غير قاتلة. |
| Aldığım emir, silahlarınızın teslimine nezaret etmek. | Open Subtitles | طلباتي بأن أشرف على إستلام أسلحتك |
| Sizin silahlarınızın sağlam olduğu söylendi. | Open Subtitles | لقد قيل لنا أن أسلحتكم ذات قدرة هائله |
| Hayır, kurşunlarınız var ve silahlarınızın boş olduğunu fark ettiğinizde ölmüş olmama dair umudunuz var, çünkü hala yaşıyorsam silahlarınızı tekrar doldurmadan ölmüş olacaksınız. | Open Subtitles | -كلا، ما لديكم هو "رصاصات"، مع الأمل أنّه لما تفرغ أسلحتكم.. لن يمكنني الوقوف، لأنّي لو فعلتُ.. فستكونون جميعا ميّتين قبل أن تعيدوا تلقيمها. |
| silahlarınızın, yiyecek dükkanlarınızın nerede olduğunu bileceğiz. | Open Subtitles | سنعرف مكان مخزن طعامكم و أسلحتكم. |
| silahlarınızın yanında emniyet kilidi var. Bunu açmanız lazım. | Open Subtitles | هناك قابس الأمان على أسلحتكم |
| Özel silahlarınızın üzerine işiyorum. | Open Subtitles | إنني أتبول على أسلحتكم الخاصة |
| Söylentiye göre Tyler'ın silahlarınızın çalınmasıyla alakası yokmuş. | Open Subtitles | (تقول الإشاعات إنه لم تكن لـ(تايلر علاقة بالإغارة على شحنة أسلحتكم |
| Söylentiye göre Tyler'ın silahlarınızın çalınmasıyla alakası yokmuş. | Open Subtitles | في الحقيقة، فإنّ (تايلر) لم يكن يسعى خلف أسلحتكم |
| Sanırım silahlarınızın gereksiz olacağını önceden belirtmiştim. | Open Subtitles | أعتقدت أنى وتها / أسلحتك كانت غير ضروريه |