| Bu Alhambra'daki Simetriyi gerçekten karakterize eden bir hareket. | TED | لكن الحركة هي التي تميز التماثل بداخل قصر الحمراء. |
| Çünkü Simetriyi sağlamak zordur. | TED | لأنه من الصعب الحصول على التماثل. |
| Haklısın. Sanırım Simetriyi kırdık. | Open Subtitles | صح، أظن أننا حطمنا التماثل |
| Higgs bozonu, temel parçacıklar dünyasının geri kalanının sahip olduğu güzelliği, Simetriyi ve şıklığı taşımaz. | TED | لا يتشارك جسيم هيقز بوزون في الجمال, أو التناظر, أو الاناقة, مع عالم الجسيمات الاولية الاخرى. |
| Bu Simetriyi mümkün kılan şey, vücudu dikey olarak ayıran hayali bir aynanın yansımasıdır. | TED | التحول الذي يؤدي إلى هذا التناظر هو الانعكاس بواسطة مرآة وهمية توضع خلال الجسم لتقسمه عموديًا. |
| Tabi canım... Simetriyi severim. | Open Subtitles | أجل، أنا أحب التماثل |
| Simetriyi severim. | Open Subtitles | أحب التماثل. |
| Bilgiyi kaybettiğinizde, simetriye ulaşıyordunuz. Ve ne zaman bir sisteme bilgi eklerseniz, Simetriyi bozuyordunuz. | TED | وهكذا ، كلما فقدت المعلومات ، كنت تنتقل الى التناظر ؛ و كلما قمت بإضافة معلومات إلى نظام ، كنت تكسر التناظر |
| Ekstra boyutlar veya süper Simetriyi destekleyecek kanit mi bulundu? | Open Subtitles | هل وجدوا دلائل على وجود أبعاد أضافية أو على"التناظر الفائق"؟ |