Spooner, dün gece Sisin içinde bir yelkenli gördüğünü söylemişti. | Open Subtitles | سبونير قالت بأنّه رأى سفينة مقص ليلة أمس في الضباب. |
Sisin içinde küçük bir parlaklık ve sonra bana bakan iki kırmızı göz gördüm. | Open Subtitles | كان مجرد بريق صغير في الضباب ثم رأيت عينان حمراوان تحدقان إلي, |
Bu Sisin içinde hiçbir anımı hatırlamadan dolaştığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر التجول في الضباب مع عدم وجود أية ذكريات |
Ancak ben arkandan koştum, ve seni Sisin içinde köprünün orada kaybettim. | Open Subtitles | لكنني ركضت خلفك، وفقدتك في الضباب ناحية الجسر. |
Sisin içinde tepelerden aşağı gelirken gördük. | Open Subtitles | رأيناهم ينزلون من التلال، خلال الضباب |
Sana Sisin içinde bir şey vardı diyorum. | Open Subtitles | أنني أقول لكم كان هناك شيء في الضباب. |
Burada sıkışıp kaldık! Sisin içinde bir şey var. | Open Subtitles | نحن عالقون هنا هناك شيئ آخر في الضباب |
Sisin içinde saklanıyorlar, ancak yaklaşıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يختبئون في الضباب لكنهم قادمون |
O şey benim lanet köpeğimi öldürdü, ve orada, Sisin içinde bir şey vardı. | Open Subtitles | أنه قتل ... كلبي، هنالك شيء في الضباب. |
"Sisin içinde Cesedini kovalıyacaksın" | Open Subtitles | سيصيبك الموت في الضباب |
Çabuk olun. Yoksa onları Sisin içinde kaybedeceğiz! | Open Subtitles | أسرع وإلا ستفدهم في الضباب. |
- Bekle! Sisin içinde bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيء ما في الضباب |
Sisin içinde bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيء في الضباب. |
Sisin içinde bir şey var. | Open Subtitles | ! شيء في الضباب |
Sisin içinde bir şeyler var. | Open Subtitles | شيء في الضباب (قام بأخذ (جون لي |
Ayrılmayın Sisin içinde bir şeyler var tehlikeli. | Open Subtitles | لا تخرجوا إلى هناك هناك شيء في الضباب (قام بأخذ (جون لي ! |
- Sis. - Ne? - Sisin içinde, uyuşturucu, Sisin içinde! | Open Subtitles | -الضباب، المخدر في الضباب |
Sisin içinde! | Open Subtitles | إنه في الضباب! |
Sisin içinde tepelerden aşağı gelirken gördük. | Open Subtitles | رأيناهم ينزلون من التلال، خلال الضباب |