Dış dünyayı ancak siyah ve beyaz bir ekrandan gözlemleyebiliyor. | Open Subtitles | وكان يمكنها ملاحظة العالم الخارجي على جهاز أبيض وأسود فقط |
Bu gerçek dünya ve her şey siyah ve beyaz değil. | Open Subtitles | هذا هو العالم الحقيقي، وليس كُل شيء أبيض وأسود |
Sadece saflar siyah ve beyaz olarak görür. | Open Subtitles | فقط وجهة النظر الساذجة في الأسود والأبيض |
Belki her şey düşündüğüm gibi siyah ve beyaz değildir. | Open Subtitles | ربما ليس كل شيء إما أبيض أو أسود كما ظننت |
Sıkıcı, koyu, siyah ve beyaz yazılan bu uyarı aslında bu küçük, düzenli ölüm askerlerinin, seni öldürmeye çalıştığını belirtiyor. | Open Subtitles | جملة مكتوبة بخط أسود وأبيض عريض و ممل أن جنود الموت النحيفة هذه تحاول قتلك في الحقيقة |
Bu geceki siyah ve beyaz top için bir şey bulmam gerek yani kaybedecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | من أجل الكرات السوداء والبيضاء الليلة لذا ليس لدي شيء أخسره |
Evrenimiz sıfır ve bir, doğru ve yanlış veya siyah ve beyaz diye düşünmez. | TED | عالمنا لا يعمل على مبدإ الرقمين الواحد والصفر، الصح والخطأ، أو الأبيض والأسود. |
Her şey o kadar da siyah ve beyaz değilmiş, değil mi? | Open Subtitles | ليس عالماً بالأبيض والأسود فقط، أليس كذلك؟ |
Bir taraf seçme zamanı geldiğinde her şey siyah ve beyaz gibi olmayacak. | Open Subtitles | وحين يأتي وقت الانحياز لأحدها... فليست الأمور دائماً بيضاء وسوداء. |
Herkesin içinde senin bu işin siyah ve beyaz olmadığını anlayabileceğini sanmıştım. | Open Subtitles | من بين الناس، ظننتك ستتفهم أن الأمر ليس أبيض وأسود فحسب. |
Bir şekilde anlayacaksın bir şeyler daha az siyah ve beyaz olduğu zaman, yaşam ve ölüm gibi. | Open Subtitles | سوف تكتشف طريقة لتتفهم بها الأمر عندما تكون الأشياء أمامك أقل من مجرد أبيض وأسود أقل من الموت والحياة |
- Hadi ama bu kadar saf olma. Her şey siyah ve beyaz değildir. | Open Subtitles | بحقّكِ، لا تكوني ساذجة لا يوجد شيء أبيض وأسود في آن. |
- Hadi ama bu kadar kırılgan olma. Her şey siyah ve beyaz değildir. | Open Subtitles | بحقّكِ، لا تكوني ساذجة لا يوجد شيء أبيض وأسود في آن. |
Çünkü buradaki durum sadece siyah ve beyaz değil. | Open Subtitles | بسبب الأمور هنا. ليس أبيض وأسود فحسب. |
Topuklu ayakkabı şeklinde kurabiye kalıpları var yani, partisine uygun olsun diye siyah ve beyaz kullanacağım. | Open Subtitles | لديهم حذاء كعب عالٍ ضمن قطع الكعك إذًا سأستعمله باللونين الأسود والأبيض لأطابق مخطّطها |
Dışarıda işler her zaman siyah ve beyaz değil. | Open Subtitles | الأمور هنا ليست واضحةً وضوح الأسود والأبيض هنا. |
O siyah ve beyaz, beyazın üstüne siyah siyahın üstüne beyaz... | Open Subtitles | ذلك الأسود والأبيض ...أسود على أبيض ...أبيض على أسود |
İşte bu da Lois, siyah ve beyaz olmanın önemi olmadığının kanıtı. | Open Subtitles | ذلك يوضح لنا يا لويس أنه لا يهم إن كنت أبيض أو أسود |
Bilirsin, hiçbir şey öyle siyah ve beyaz değil. | Open Subtitles | أتعلمين , ليس كل شىء . إما أبيض أو أسود |
siyah ve beyaz olmanın başa bela olduğu günlerde, birimiz siyah, birimiz beyazdık. | Open Subtitles | لقد كنا أسود وأبيض حينما كانت تلك ما تزال مشكلة كبرى |
Uzaya ve ışığa ulaşan, siyah ve beyaz büyülü güçler | Open Subtitles | "أيتها القوى السوداء والبيضاء" "العابرة حول الأنوار والسماء" |
Kısa bir süre içinde, binlerce siyah ve beyaz kirlilikten yapılmış sanat eserleri küresel çapta ortaya çıkmaya başladı. | TED | وحالًا، الآلاف من الأعمال الفنية المصنوعة من التلوث الأبيض والأسود بدأت في الظهور على المستوى العالمي. |
siyah ve beyaz kıvırcık şekiller, onun yeni gelişen sinirlerini haddinden fazla uyarabilirdi. | Open Subtitles | نمط شيفرون بالأبيض والأسود سيكون أكثر من ذلك بكثير لتحفيز الخلايا العصبية له لأجل الازدهار |
Bana oldukça siyah ve beyaz gibi görünüyor. | Open Subtitles | الأمور تبدو لي بيضاء وسوداء فقط |
Tamamdir, tek çekim olacak. Efsane siyah ve beyaz istiyorum. | Open Subtitles | حسنٌ، سيكون أستثنائياً وسنجعله بالأبيض والأسود الرائعين.. |