Smithsonian'da çalışıyor. Fotoğrafını bulması zor bir adam. | Open Subtitles | يعمل في المعهد السمثسوني لم يكن من السهل الحصول على صورته |
Smithsonian enstitüsünden, efendim. Pearl Harbour'un eski casus fotoğrafları. | Open Subtitles | من " سميث سونيان " , إنهم وكالةللصورالقديمةلـ" بيرل هاربور" |
O doğruca Smithsonian'a gidecek. | Open Subtitles | انة يتجه مباشرة إلى السمثسونيين. |
Dostum burası Grimmoloji'nin ulusal arşivi ya da Smithsonian Müzesi gibi bir şey. | Open Subtitles | لكن هذا المكان أشبه بالمحفوظات الوطنية يا صاح أو مؤسسة سميثسونيان لتاريخ غريم |
Smithsonian'dakiler gündüz saatlerinde çalışıyorlar farkındayım ama yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | أدرك أن " سميثونيان " يحتفظ بساعات مصرفية لكني أحتاج منك معروفاَ |
Smithsonian'da işe başlamadan önce birkaç seyahat yaptım. | Open Subtitles | أخذت عـدة رحلات قبل بداية عملي في المعهد |
Smithsonian'da bir aydır görev yapıyor. | Open Subtitles | حالياَ أنهى أجرة عمل شهر " في " سمثسونيان " |
Bu da Wilczek'in geçen sene Smithsonian'da yaptığı birkaç konuşmanın kaydı. | Open Subtitles | هذه نحن وَضعنَا سويّة مِنْ a سلسلة المحاضراتِ Wilczek أعطىَ في السمثسونيينِ السَنَة الماضية. |
Smithsonian Antropoloji Laboratuarı'na hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحباً إلى مختبر علم الإنسان "السمثسوني" |
Bugün Smithsonian'daki şu doktor Hawaii'deki bir konferans sırasında özel bir şeyler paylaştığımızı ima etti. | Open Subtitles | تلك الطبيبة اليوم في المعمل "السمثسوني" لمحت إننا تشاركنا شيء ما مميزاً في "هاواي" -في مؤتمر ذات مرة |
Smithsonian'dan adli antropolog. | Open Subtitles | عالمة جنائية بشرية من المختبر "السمثسوني" |
Smithsonian'daki Moongate Garden de çok güzeldir, hele de günbatımında. | Open Subtitles | حدبقة "مون جيت" في سميث سونيان" وهي جميلة حقاً" خصوصاً وقت الغروب |
Sonuçta ben Smithsonian'da bir paleontologum ve benim yöntemlerimin işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | (لكنني مجرد عالم بالحفريات في (سميث سونيان ،ولا اعتقد أن أساليبي ستنجح |
Washington'daki Smithsonian enstitüsünde bu hafta yapılan bir basın konferansında şaşırtıcı bir duyuru yapıldı. | Open Subtitles | (بمؤتمر علمي هذا الأسبوع بمؤسسة (سميث سانيون بواشنطون تم الإعلان عن إعتقاد العلماء بأنهم قد وجدوا |
Smithsonian'ı severim. | Open Subtitles | أحب السمثسونيين |
2007'de Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi'nde araştırma bursuyla okyanustaki biyoparlak organizmaları araştırıyordum. | TED | في 2007، كنت أقوم ببحث زمالة في متحف سميثسونيان للتاريخ الطبيعي أنظر إلى الكائنات الحية ذات الإضاءة الحيوية في المحيط. |
Ben bunları Smithsonian'a götürürsem eminim oradaki elemanlar-- | Open Subtitles | لم لا نأخذه إلى " سميثونيان " ؟ وبالتأكيد الرجال هناك .. |
Harry Winston Smithsonian'a bağışladığı Hope elmasını New York'tan Kolombiya Bölgesi'ne nasıl yolladı? | Open Subtitles | عندما تبرّع (هاري وينستون) بألماسة الأمل إلى متحف (سمثسونيان) أتعرف كيف نقلها مِن (نيويورك) إلى العاصمة؟ |
34 yıl Smithsonian'da çalıştı bekçi olarak. | Open Subtitles | عَملَ في السمثسونيينِ ...لمدة 34 سنة تقريباً . . كحارس |
Neredeyse Smithsonian müzesindeki Ballard kafatası ile aynı. | Open Subtitles | إنها مماثلة تماما لجمجمة نيكولاس بالارد فى متحف السميثونيان |
Marian Anderson 20.yy'ın en ünlü seslerinden biriydi ve Smithsonian 1939 yılında kendi kıyafetlerini derledi. | TED | كانت ماريان أندرسون واحدة من أكثر الأصوات الشهيرة في القرن العشرين. وقد جمعت مؤسسة سميثسونيان زِيّها عام 1939، |
Neyse ki, burada istenen özellikle eşleşen el yapımı bir aleti Smithsonian müzesinden alabilirim. | Open Subtitles | لحسن الحظ فإن المواصفات المدرجة فى هذا النص تطابق قطعة أثرية كنت قادرا على تتبعها مخازن المتحف السيمثسوني. |