İnsanlar Tanrı'ya inanmaktan hoşlanırlar, çünkü Tanrı karmaşık sorulara yanıt verir. | Open Subtitles | يفضّل الناس الإيمان بوجود الرب ،لأن ذلك يجيب عن أسئلة معقدة |
bence önümüzdeki onyılda pozitif bilimler ve beşeri bilimler insanlık hakkındaki daha derin sorulara cevap bulabilmek için birbirine yaklaşacak. | TED | فأعتقد أنه في العقد القادم، ستتقارب العلوم البحتة بالعلوم الإنسانية أكثر لتصبح قادرة على الإجابة عن أسئلة عميقة عن البشر. |
Basit bir öykü anlatmayı bırak en sıradan sorulara bile yanıt veremeyebilirim. | Open Subtitles | او الاجابة عن الاسئلة البسيطة لن استطيع ان اتمكن من اجراء حوار |
Haydi size bir dakika önce gösterdiğim sorulara geri dönelim. | TED | لنعد الآن الى الاسئلة التي طرحتها منذ قليل |
Organizasyonlarımızın, şirketlerimizin, toplumlarımızın geleceği, sizin bu sorulara cevabınıza bağlı. | TED | فمستقبل منظماتنا، وشركاتنا ومجتمعاتنا متوقف على إجابتكم على هذه الأسئلة. |
Şimdi, insan çeşitliliğiyle ilgili problem bütün önemli bilimsel sorunlarda olduğu gibi bu tarz bir şeyi nasıl açıklayacağınız. Alt sorulara bölebilir | TED | والآن، موضوع التنوع البشري مثله مثل المواضيع العلمية الكبرى وطريقة تفسيرها يمكن ان يتم عبر تقسيمها لأسئلة أصغر حجماً |
sorulara hazır ol ve çok fazla olmamasını umut et. | Open Subtitles | كن جاهزا للأسئلة وأمل أن لا يكون الكثير منها |
Bu tür sorulara cevap bulmak amacıyla biliminsanları diğer hayvan türlerini ve insan çocukları inceliyorlar. | TED | لمواجهة أسئلة مماثلة، يقوم العلماء الآن بتصوير أنواع حيوانية أخرى وأيضا أطفال البشر. |
Sanatım, izleyicileri büyük sorulara yoğunlaşmaları için cesaretlendirerek köklü değişimlere katkıda bulunur. | TED | إن فني يساهم بتغيير جوهري من خلال تشجيع الجمهور على طرح أسئلة عبر ذلك المنظور. |
Bildiğiniz üzere, bu sorulara yol açıyor "bu bir derleyici mi?" ya da "bu bir altprogram mı?" | TED | وهكذا، تعلمون، ذلك يقود إلى أسئلة مثل، هل هذا مترجم؟ هل هذا شبه روتين؟ |
Bu yüzden bunun gibi sorulara baktığınızda, hayattan tatmin, görüyorsunuz ki her bir gelir basamağı ile birlikte hayattan tatmin de yükseliyor. | TED | واذا نظرتم الى أسئلة كهذه، الرضا عن الحياة ، ترى الرضى عن الحياة يرتفع مع كل درجة من الدخل. |
Elimizde bütün bu sorulara cevap verebilecek genel evrensel prensiplere dayanan bir matematiksel yapı var. | TED | يوجد آلية رياضية يمكن أن نبنيها على مبادىء جينية عالمية يمكنها أن تجيب تلك الاسئلة |
Bir hikaye yazacağınız zaman bu sorulara bakmak mükemmel bir yol. | TED | انها طريقة رائعة للنظر الي هذه الاسئلة عندما تكتب قصة |
Daha sonra da sorulara cevap vermeden ayrılacağım. | Open Subtitles | الذي احضرته معي و بعد ذلك ارفض اجابة الاسئلة |
Bu ve diğer sorulara cevap bularak belki bir gün kendimizi yaralar sadece hatıralarda kalacak kadar iyi iyileştirebiliriz. | TED | حين نجد إجابات على مثل هذه الأسئلة وغيرها ربما سنتمكن من شفاء أنفسنا جيداً وتبقى الندوب شيئا من الماضي |
Haberi patlattığım zaman,... ..basit sorulara basit cevaplar ile yavaş yavaş başlamanızı istiyorum. | Open Subtitles | انا اريد منك ان تبدا ببطء مع الأجوبة والاسئلة ، ستكون الأسئلة بسيطة |
Hiç kimse yola çıkma nedenim olan Tanrının varlığına dair delilleri veya hayatın anlamı gibi büyük varoluşsal sorulara cevap istemedi. | TED | لم يطلب أحد إجابات لأسئلة وجودية عميقة أو دليلًا على وجود الإله أو معنى الحياة مثل الذي كنت أبحث عنه. |
Öbür dünyaya giden ölü krala yardım etmek için cevaplar buldular sorduğu sorulara yol boyunca tehlikeleri saptırmak için hecelediler. | Open Subtitles | وذلك لإرشاده إلى الطريق المؤدى إلى الحياة الاخري لقد قدموا اجابات للأسئلة التى يمكن أن يسأل عنها |
Efendim... bu gibi sorulara itiraz ediyorum. | Open Subtitles | ا ن يستخدم هذا كدليل على كذب المراة سيدي القاضي ، اعترضُ على هذا النوع من الأسئلةِ. |
Her şeyi itiraf etmemin aklınızdaki tüm sorulara cevap vermemin zamanı geldi. | Open Subtitles | وقد حان الوقت لأكون واضحة معكم. وأرد على أسئلتكم. |
Sanık, sorulara cevap vermek ya da itiraf etmek dışında konuşamaz. | Open Subtitles | المتهمة لن تَتَفوه بِأي كَلِمَة إلا لتجيب على أسئلتنا أو لتعترف |
Ve bugün öğlen polis merkezine gidip bazı sorulara cevap vermemi istiyorlar. | Open Subtitles | ويريدون مني ان اذهب الى الدائرة الانتخابية هذه الظهيرة من اجل اسئلة متعلقة |
Sakın soru sorma, sorulan sorulara cevap verme. | Open Subtitles | لا تطرح ايه اسئله ولا تجيب على ايه اسئله |
Orada tarihsel sorulara cevap bulabiliriz, Hem tutuklanmamız da gerekmez. | Open Subtitles | اجل , اجل يمكننا ان نرد على الاسئله التاريخيه هناك , بدون الحاجه لان يقبض علينا |
- Eminim o kızların çoğu sorulara dürüstçe cevap vermemiştir. | Open Subtitles | اراهن بأن معظم هؤلاء الفتيات لم يجاوبن على الأسئله بصراحه |
Sizden sadece sorduğum sorulara cevap vermenizi istiyorum, Teğmen Colonel. | Open Subtitles | أنت ملزم فقط بالإجابة عن السؤال المطروح، أيها الملازم (كولونيل) |
Ama Klaus'un şu an fark ettiği gibi en ufak bir keşif kafasında sorulara yol açacaktı. | Open Subtitles | و لكن كلاوس أدرك ان إكتشافا صغيرا سيفتح تساؤلات كثيرة |
Ama kimlik ve köken ile ilgili sorulara cevabımız bazı önemli sosyal ve politik öneme sahip. | TED | ولكن إجاباتنا في ما يتعلق بالأسئلة عن الهوية والأصل لها أهمية اجتماعية وسياسية جوهرية. |