Kuzey Amerika standartlarına göre vasat bir ödül Madurai'de çok daha anlamlıdır. | TED | في مادوراي، المكافأة المتواضعة في معايير شمال أمريكا، لها أثر أكبر هنا. |
Yani polis teşkilatında kadınların çok büyük avantajları varken biz onları gelişigüzel konulmuş uygunluk testi standartlarına kaybediyoruz. | TED | إذن، توجد إيجابيات كبيرة لتواجد النساء في صفوف العمل الشرطي، ونحن نفوّتها بسبب معايير اعتباطية للياقة البدنية. |
Fonio'yu ticari kullanım için istikrarlı bir kalitede ulaşılabilir kılmak için uluslararası kalite standartlarına uygun ticari ölçekte bir Fonio değirmeni gerekiyor. | TED | لنجعل الفونيو متاح بجودة ملائمة للاستخدام التجاري، تحتاج إلى مصنع فونيو ذا نطاق تجاري يلتزم بمعايير الجودة العالمية. |
Sanatsal değer, her bireyin çoğunluğun standartlarına itaatiyle müştereken yaratılabilir. | Open Subtitles | القيمة الفنيه تتحقق بعمل جمعى بكل إنسان أخضع نفسه لمعايير الأغلبيه |
Uluslararası, mayına karşı eylem standartlarına uygun şekilde test edilir ve onaylanırlar. Tıpkı köpeklerin geçmek zorunda olduğu testler gibi. | TED | تختبر و يتم اعتمادها وفقا للمعايير الدولية للإجراءات المتعلقة بالألغام ، تماما مثل الكلاب لابد لها من اجتياز الاختبار. |
Güney Hindistan standartlarına göre fazla açık tenli olduğunu söylemeliyim! | Open Subtitles | لابدّ أن أقول بأنّها بيضاء جدّاً حسب المعايير الهنديّة الجنوبيّة. |
Bu veterinerin, yüksek standartlarına erişemeyeceğini düşünmedin mi? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ هذا الطبيب البيطري لم يرق إلى معاييرك العالية؟ |
Onun yerine bana soğuk davranıp tuhaf bakarsın ve yüce standartlarına göre olmayan her şeyi küçümsersin. | Open Subtitles | انك تعطيني ظهرك وترمقني بنظره وكل شيء عائداً لمعاييرك الخاصة |
standartlarına uygun olduğuna karar verdiği kişilerle görüşüyor. | Open Subtitles | ويفتح عينيه وإذنيه فقط للأشخاص الذين يناسبون معاييره |
Bu robot asla emisyon standartlarına ulaşamaz. | Open Subtitles | هذا الآلي لا يتفق مع معايير الإنبعاثات الحرارية |
Russell Dunbar standartlarına uygun bir kadını bulmak çok zordur. | Open Subtitles | اسمعى , من الصعب ايجاد امرأة ترتقى الى معايير راسل دنبار |
Ama bugünün standartlarına göre yaramazlık uslu durmak demek. | Open Subtitles | لكن حسب معايير هذا العصر، فالمشاغبة لا وزن لها |
İmkansız güzellik standartlarına göre yaşamalı ve iyi bir etki bırakmayı ummalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تتعايش مع معايير غير معقولة للجمال ويتوقع الناس منك أن تكون ذا تأثير إيجابي |
Diğer yolcuların standartlarına göre hâlâ yoksul sayılırım. | Open Subtitles | بمعايير زملائى المسافرين, انا مازلت فقيرة |
Bu hayatta bir sürü saçmalık gördüm ama batı bölgesi standartlarına göre bile bu bambaşka bir şey. | Open Subtitles | رأيت العديد من التفاهات في أيامي حتى بمعايير المخفر الغربي ما حدث يُعتبر سابقة |
Doktor'un kana bulanmış standartlarına göre küçük bir çatışmaydı. | Open Subtitles | كانت مجرّد مناوشات بسيطة بالنسبة لمعايير الدكتور الغارقة بالدماء |
Bizim için Commodus'u babasının standartlarına göre yargılamak kolay. | Open Subtitles | يسهل علينا أن نحكم على كومودوس طبقا لمعايير ابيه |
Sizin doğu standartlarına kıyasla bu pek bir şey sayılmaz, ancak buradaki tren istasyonunun Washington'a kadar bağlantısı var. | Open Subtitles | انها ليست كثيرا وفقا للمعايير الخاصة بك بالشرق، ولكن تلك المحطة السكك الحديدية هناك تؤدي مباشرة إلى واشنطن. |
Bilirsiniz, sadece bazı öğrencilerin dünya standartlarına ulaşabileceğine olan inanıştan dolayı öğrenciler sınıflandırılıyorlar. | TED | حيث يقسم الأطفال، الشيء الذي يعكس الاعتقاد بأنالبعض فقط من الأطفال قادرين على بلوغ المعايير العالمية. |
Gardırobum senin erkek giyimi standartlarına uymuyorsa, üzgünüm. | Open Subtitles | حسناً ، أنا آسف إذا كانت خزانة ملابسى لا تصل إلى معاييرك الخاصة |
Senin standartlarına göre yaşamadığım için özür dilerim. | Open Subtitles | آسفة على عدم العيش وفقاً لمعاييرك |
Edebi ve politik standartlarına getireceksin, öyle mi? | Open Subtitles | من أجل ماذا؟ من أجل أن تحصل على معاييره الأدبية والسياسية العالية؟ |
Gençler medeni bir toplumun... standartlarına ve kurallarına uymayı öğrenmeli. | Open Subtitles | الشباب يَجِبُ أَنْ يَتعلّمَوا التَوَافُق... إلى المعاييرِ والقوانينِ لمجتمعِ مُتَحضّرِ. |
Senin olanaksız standartlarına uymuyorum diye moralimi bozman hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | انا لا اقدرك عندما تجعلني شخص سيء لاني لا اقدر العيش تحت معايرك الخاصه |
Onun çok yüksek standartlarına erişmeye çalştım. | Open Subtitles | حاولت الأرتقاء الي معاييرها الصارمة |
Güney Afrika ve Kenya'da inanç temelli örgütleri kontrol eden ve Afrika Akreditasyon ve Sorumluluk Konseyi gibi İncil'in idareci yönetim standartlarına uymalarını sağlayan olumlu örnekler görüyoruz. | TED | ونحن نرى بالفعل أمثلة إيجابية في جنوب أفريقيا وكينيا، والمؤسـسات، مثل مجلس أفريقيا للاعتماد والمساءلة الذي يقوم بالتحقق من المؤسـسات الدينية والتأكد أنها تلتزم بالمعايير الإنجيلية للإشراف |
Ama Tanrı, senin standartlarına göre yargılamaz. | Open Subtitles | ولكن الله لا يحكم بمقاييسك |