Çevreyi gözlemleyebilen risk ve fırsatları ayırt edebilen, bir strateji oluşturan ya da stratejik öneriler veren | TED | وماذا عن الأشخاص القادرين على تفحص البيئة الخارجية، وتحديد المخاطر والفرص، وصنع استراتيجية أو تقديم توصيات استراتيجية؟ |
Bunu yapmak için, beş stratejik zorunluluğa odaklanmamız gerekiyor ve bunların bir ortak noktaları var: İnsanı öne koymak. | TED | وللقيام بهذا يجب علينا التركيز على خمس ضرورات استراتيجية وكلها تتضمن شيء واحد مشترك منح الأولوية للناس. |
Burada Pentagon'un stratejik planlama grubunda... Aktif bir statü almak istediğin söyleniyor. | Open Subtitles | مدونٌ هنا بأنك تريد حالة نشطة في مجموعة تخطيط وزارة الدفاع الاستراتيجية |
diyorsunuz. Ormandaki dokuz stratejik patikaya yerleştirdiğimiz Noel ışıklarıyla kaplanmış dev ağaçlardan bahsedeceğim. | TED | سأتحدث عن أشجار عملاقة وُضعت في تسع طرق إستراتيجية في الغابة مغطاة بأنوار عيد الميلاد. |
Dr.Willis bir Amerikalı. Neutron Şirketi'ndeki stratejik bir araştırma ekibinin başı. | Open Subtitles | امريكي , اسمه الدكتور ويليس رئيس البحث الاستراتيجي في شركة نيوترون |
Getirilecek gerekli şeyler ve onlara dikkatli bir şekilde odaklanmak için stratejik yatırımlar olmadı. | TED | ولكن لا يوجد استثمار استراتيجي لوضع كل الأشياء الضرورية معًا ليتم التركيز عليها بكل حرص. |
Beni New York şehri stratejik Sağlık Birliğine takdim ettiler, yine bedava kaynaklar, onları boşa harcamayın. | TED | قدموني إلى التحالف الإستراتيجي للصحة في نيويورك مرة أخرى، مصادر مجانية، لاتهدرها. |
stratejik olarak düşünmüyorlar. İnanıyorum ki bu ölümcül bir hata olacak. | Open Subtitles | إنهم لا يفكرون بشكل إستراتيجي أعتقد أن هذا سيكون عيب قاتل |
Ve İngilizcemizin oluşu gerceği şimdi muazzam bir stratejik olgu haline geliyor. | TED | وفي الواقع اصبحت الانجليزية الآن قاعدة استراتيجية ضخمة |
Onlar politik sorular, ekonomik sorular. stratejik sorular. | TED | هناك أسئلة سياسية، أسئلة اقتصادية، أسئلة استراتيجية. |
Lakin Küba'ya yerleştirilirlerse, stratejik nükleer silahlar haline gelirlerdi. | Open Subtitles | ولكن بنشرها في كوبا كانت ستتحول لأسلحة نووية استراتيجية |
RD: Bakın, bizim tek görevimiz stratejik sürprizlerin yaratılması ve önlenmesidir. | TED | حسناً أنظر، إن هدفنا الوحيد هو أن نعمل على خلق عنصر المفاجئة الاستراتيجية ومنعها. |
Ne zaman Iran'ın ideolojik dürtüleri kendi stratejik çıkarları ile çatıştı, stratejik çıkarları her zaman galip geldi. | TED | عندما تصادمت الدوافع الإيديولوجية مع المصالح الاستراتيجية، كانت الغلبة للمصالح الاستراتيجية. |
Bizimle kalarak daha stratejik bir amaca hizmet ediyor. | Open Subtitles | انة يؤدي غرض أكثر إستراتيجية ببقائة معنا |
Askerlerin Mars'a gitmek istemelerinin stratejik sebepleri var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن الجيش كان لديه أسباب إستراتيجية للرغبة فى الذهاب إلى المـريخ |
Dolaylı delillere rağmen, Tesla'nın fikirlerinin ya da planlarının stratejik Savunma Girişimi'nde kullanıldığına doğrudan işaret eden bir kanıt yoktu. | Open Subtitles | على الرغم من الأدلة الظرفية لا يوجد دليل مباشر على أن أفكار أو خطط تيسلا استخدمت في مبادرة الدفاع الاستراتيجي |
İnsanlar aklın teorisini kullanarak stratejik düşünme miktarında sınırlı gözüküyor. | TED | يبدو أن البشر يقومون بكمية محدودة من التفكير الاستراتيجي بإستخدام نظرية العقل. |
Diğer bir deyişle, işyerindeki deyimiyle, stratejik ittifak oluşturulmalıdır. | TED | بعبارة أخرى، المصطلح التجاري الذي نستخدمه هو، يلزمنا وجود توافق استراتيجي. |
Biraz yardım alıp, ön kapının dışına bir limonata tezgahı kurmuşlar, çok stratejik bir konum. | TED | مع بعض المساعد، وضعتا منصة عليها شراب الليمون والبسكويت خارج الباب الأمامي، في موقعٍ استراتيجي جدًا. |
Düşmanını meşgul etmek için sadece tutarlı, stratejik hedefler belirlemelisiniz. | Open Subtitles | سوف تقوم بمقاومة العدو فقط إذا كنت متوافقاً مع الهدف الإستراتيجي الشامل الخاص بك |
Çünkü bu iki şirketin kullandığı metodlar... yapılması gereken stratejik seçimler hakkında... | Open Subtitles | لأن تلك الطريقتين اللتين تتـَّبـِعهما ..,كبرى الشركات المحترمة توضـِّح الخيار الإستراتيجي ..الذي تواجهه |
Sence, CIA adına stratejik silahlar uzmanı olarak çalışan onlardan hangisi? | Open Subtitles | من تعتقد من الرجال أنه خبير أسلحة إستراتيجي بوكالة المخابرات المركزية؟ |
stratejik bombardıman tezi, henüz kanıtlanamamıştı. | Open Subtitles | حتى تلك اللحظه لم تؤتى أستراتيجية القصف المتبعه ثمارها |
stratejik konularda anlaşamayabiliriz ama şunda anlaşalım: | Open Subtitles | نحن ربما لا نوافق على كل المبادرات الأستراتيجية, ولكننا يجب أن نوافق على هذا |
Her zaman stratejik davranıyorlar sıralı şekilde | Open Subtitles | يجعلون كل شيء استراتيجى أفعله، يبدو معروفا |
Bu stratejik açıdan önemli olabilir. | Open Subtitles | ممتاز ، أريني إياه فورا قد يكون هذا هاما استراتيجيا |
Bu son derece stratejik bir önem taşıyan bir görev. | Open Subtitles | هذه المهمّة للأهمّيّتها الاستراتيجيّة الحرجة |
Ve stratejik önemi olan yerlere asker indirdiler. | Open Subtitles | ثم أنزلوا القوّات الأرضيّة التي نفّذت استراتيجيّة الضغط فحسب. |
Burada, Sloane Curtis'te, stratejik düşündüğümüz için hep gurur duyduk. | Open Subtitles | ونحن في شركة سلون كيرتيس، نفتخر بأنفسنا على تَفْكيرنا الإستراتيجيِ |
İşin büyük bölümü özel sektör tarafından yapılacak, bu durumda güvenliği sağlamak için stratejik bir iş bölümü yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | سيتم إنجاز معظم العمل بواسطة القطاع الخاص إذن سيكون هناك قسم إستراتيجى للعمالة للحفاظ على السرية المطلوبة |