| Bak, Stringer'ı sokakta tutuklamadan bıraktığımızda ben de yanındaydım... ..bu bana da koydu. | Open Subtitles | لقد كنت معك عندما تركنا (سترينغر) طليقا في الشوارع وذلك يزعجني أنا أيضا |
| Kasabadaki bir kadına ait ancak benim adamım Stringer Bell kullanıyor. | Open Subtitles | إنها مسجلة باسم امرأة لديها عنوان في المقاطعة -يوم السبت كان رجلي (سترينغر بل) يقودها |
| Her neyse, artık elimizde Stringer Bell'e arabasını ödünç vermiş bir kadının adresi var. | Open Subtitles | على أية حال، حصلت على عنوان في (ودمور) لأمرأة تعير سيارتها لـ(سترينغر بل) |
| Bay Stringer, ata binmeyen birinin burada göze batacağını biliyoruz. | Open Subtitles | لقد اتفقما يا سيد سترينجر, ان الشخص الذى لا يعرف ركوب الخيل, سيكون واضحا للعيان |
| Hah, Bay Stringer geldi. Şimdi geliyorum. | Open Subtitles | هاهو السيد سترينجر, عفوا, سأكون معك بعد لحظات |
| Eğer bu cinayet olaylarına bir şeyler ekleyebilirsek belki birilerini Proposition Joe ya da Stringer hakkında konuşmaya zorlayabiliriz. | Open Subtitles | نربطه بجريمة قتل أو إثنتين.. ربما سيكون لديك من ينقلب على (بروب جو) أو (سترينغ) |
| Nick Stringer, bisikletçi, araba hırsızı, kötülük abidesi ülkeyi şehir-şehir gezer, yerel görevlilere yakalanmayacak uzunlukta kalır bir yerde. | Open Subtitles | هناك امور كثيره سيئه بينهم. ألديك اسم اولي؟ "نيك سترنغر".. |
| Stringer Bell kulelerin oradan birini aradı. Uyuşturucu çıkmasını bekliyorduk. | Open Subtitles | على مكالمة (سترينغر بل) مع أحد من هاتف "البرج" ظننا أننا سنعثر على المخدرات |
| Stringer gelip, değişiklikleri sana söyleyecek. | Open Subtitles | سيذهب (سترينغر) إلى هناك وسيراجع التغييرات |
| Freamon, telefon kulübesini araştırdı Stringer Bell'e telefon açılmış. | Open Subtitles | تعقّب (فريمون) اتصالاً من هاتف قرب مكان الجريمة إلى جهاز نداء (سترينغر بل) |
| Yani, sen de Wallace'a beklemesini söyledin, Stringer'ı aradın ve Stringer, bütün elemanları topladı. | Open Subtitles | إذاً طلبت من (والاس) الانتظار واتّصلت بـ(سترينغر) وجمع العصابة |
| Stringer, Wallace'tan şüpheleniyordu, ve ona söyledim. | Open Subtitles | كان (سترينغر) قلقاً بشأن (والاس) وقلت له.. |
| Yani, paranın çoğu, malın çoğu sizde kalacak ve Stringer Bell sokakta bütün işi yürütebilecek şekilde kalacak. | Open Subtitles | إذاً تحتفظون بمعظم المال والعقارات ويبقى (سترينغر بل) طليقاً وممسكاً بزمام الأمور |
| Bu kadar hayata karşılık adam gibi bir hayat istiyorsan artık uyanıp Avon Barksdale ve Stringer Bell hakkında konuşmaya... | Open Subtitles | إن أردت الحصول على حكم المؤبد رغم كلّ هذه الجرائم فعليك أن تخبرنا عن (آيفون باركسدايل) و(سترينغر بل) |
| Bak, Stringer, tavsiyelerin doğruydu anlıyor musun? | Open Subtitles | نصيحتك (سترينغر) كانت جيدة أريدك أن تعرف ذلك أتفهمني؟ |
| Çocuk cinayeti söyledi. Ondan da fazlası, direk Stringer Bell dedi. | Open Subtitles | أطلعنا الولد على جريمة ولقد فضح أمر (سترينغر بل) |
| "Stringer çocuğun kim olduğunu göstermemi söyledi." dedi. | Open Subtitles | يقول إن (سترينغر) طلب منه أن يرشدهم إلى الفتى |
| Gelin, Bay Stringer. Odama çıkalım. Daha rahat konuşuruz. | Open Subtitles | هيا يا سيد سترينجر, دعنا نصعد الى غرفتى ليتسنى لنا الحديث بسهولة هناك |
| Ben Jackie Stringer. Buraya Portland'dan geldik. | Open Subtitles | أنا جاكي سترينجر لقد سافرنا من بورت لاند |
| Bay Enderby, Bay Stringer. | Open Subtitles | انا اسفة, السيد اندرباى, السيد سترينجر |
| Bay Stringer kasaba kütüphanesinde memur. | Open Subtitles | السيد سترينجر امين المكتبة المحلية هنا |
| Bak, Stringer ya da Prop Joe ile ilgili işleri senden fazla istiyorum. | Open Subtitles | أنظر ، لا يعجبني ترك (سترينغ) و(بروب جو) أكثر منك |
| O ve Stringer bataryayı satabileceklerini sanmışlar ama ama bu kardeşinin kimin öldürdüğü gerçeğini aydınlatmıyor. | Open Subtitles | في نهاية الأسبوع. عليّ المُضي بحياتي. "كيث" اخبرني انكم قبضتوا على "سترنغر". |