Zoe'nin dediğine göre Harry, büyükannesini geleceğini öldürmekle suçlamış. | Open Subtitles | في شهادتها قالت (زوي) أن (هاري) إتهم جدتها بقتل مستقبله |
D.A. Ashcroft'u istek dışı adam öldürmeyle suçlamış | Open Subtitles | المدعي العام إتهم (آشكروفت) بالقتل الغير المتعمّد التلقائي. |
Sık sık doktorları, etrafındakileri, ve diğer hastaları yapmadıkları şeylerle suçlamış. | Open Subtitles | كثيراً ما قام بإتهام الأطباء و الموظفون والمرضى الأخرون بعمل أشياء لم يفعلوها |
Ve sonuncusundan sonra Nicole Francuzzi'yi saldırıyla suçlamış. | Open Subtitles | لقد تقدم بإتهام (نيكول فرانكوزي) بتهمة الإعتداء |
Ajan Flynn onu sana yakın olmakla suçlamış. | Open Subtitles | إتهمه العميل (فلين) بكونه قريبا أكثر من اللازم منكِ. |
Biri onu casuslukla suçlamış. | Open Subtitles | -شخص ما إتهمه بالتجسس ، |
Özellikle de beni cinayetle suçlamış birinden. | Open Subtitles | خصوصا من الشخص الذي إتهمني بجريمة قتل |
Yerel bir çiçeği suçlamış. | Open Subtitles | ألقى اللوم على زهرة محلية |
Sizi bir fahişe gibi ortalıkta tantana yapmakla suçlamış. | Open Subtitles | اتهمك بالهذيان كما تفعل البغي خلال نوبه الغضب ! ماذا؟ |
Sherlock, Bay Smith'i kamuya açık bir şekilde seri katil olmakla suçlamış. | Open Subtitles | (لقد إتهم علنا السيد (سيمث بكونه قاتل متسلسل |
Kardeşin Kaleb'i, arkasından gizlice iş çevirmekle ya da onun gibi bir şeyle suçlamış. | Open Subtitles | إتهم (جونيور) (كايلب) أنه طعنه في ظهره أو شيء من هذا القبيل . |
Mağazadan biri beni casuslukla suçlamış. | Open Subtitles | شخص ما في المتجر قد إتهمني بأني جاسوس. |
- Seni suçlamış. | Open Subtitles | لقد ألقى اللوم عليك |
Burns sizi telif hırsızlığıyla suçlamış. | Open Subtitles | بيرنز) اتهمك بالسرقة الادبية) |