Şantaj ve sendika dolandırıcılığı suçlamalarını düşüreceğiz. | Open Subtitles | لم يفعلوا ، سنسقط عنك تهم الإبتزاز والكسب غير المشروع |
Hayır, aslında bölümü cinayet suçlamalarını düşürmeye ikna ettim. | Open Subtitles | لا، في الواقع، أقنعت المديرية أن يسقطوا تهم القتل |
Ben de Afrika'daki cadı suçlamalarını ve zulmü sona erdirmeyi hayatımın görevinin bir parçası haline getirdim. | TED | وقد جعلت جزءًا من مهمة حياتي القضاء على تهمة السحر والشعوذة واضطهاد السحرة في أفريقيا. |
Benim seçtiğim bir geleceğin karşılığında karşı karşıya kaldığın bütün suçlamalarını şirket düşürecek. | Open Subtitles | الشركة سوف تسقط كل التهم الموجهة ضدكِ مقابل أن تسديني خدمة في المستقبل |
Çılgın bir kadının suçlamalarını biliyoruz. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو مجرد إتهامات من إمرأةٍ مجنون |
Fakat kurban suçlamalarını geri çekmedi çünkü Fredrick'in fotografı ile yapılan teşhis hafızasında olayı kalıcı olarak değiştirmişti. | TED | ولكن الضحية رفض توجيه اتهامات لأنها ادعت أن إنفاذ القانون قد يغير بشكل دائم ذاكرتها من خلال استخدام صورة لفردريك. |
GA sonunda saçma suçlamalarını düşürecek gibi duruyor. | Open Subtitles | لإسقاط تلك الاتهامات السخيفة. |
Bugünki zaferden sonra, yönetimdeki diğer yetkililere karşı yolsuzluk suçlamalarını devam ettirmek istiyormusunuz? | Open Subtitles | بعد إنتصار اليوم، هل تنوي مطاردة تهم الفساد ضد المسؤولين الآخرين ـ في إدارة البلدية؟ ـ ليس هناك أيّ قرارات |
Sadece Kaos Katili suçlamalarını değil, ...senin davanı da düşürdüler. | Open Subtitles | لم يسقطوا تهم "القاتل الفوضوي" فحسب بل اسقطوا قضيتك أيضاً |
{\1c00FFFF}İhanet suçlamalarını yendiler! | Open Subtitles | -ها هو لقد أسقطوا تهم الخيانة كان مؤشرهم "لا تشتروا" |
Adalete engel olma suçlamalarını düşürdüler. | Open Subtitles | لقد أسقطوا تهم عرقلة سير العدالة |
Sen 2009'da ki narkotik suçlamalarını halleden adam mısın? | Open Subtitles | أنت من أسقط تهم المخدرات عام 2009 ؟ |
EPA kirletme suçlamalarını inceledi ama bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | ألقت وكالة حماية البيئة نظرة على تهم التخلص من النفايات... ولم تُرفع أيّ واحدة منها. |
Kendisi Roma'ya çağrılmalı ve kendisi ile ilgili yasadışı savaş, hırsızlık rüşvet ve ihanet suçlamalarını cevaplamalı! | Open Subtitles | و أن يتم استدعائه لروما ليواجه تهمة الحرب غير المشروعة السرقة |
Beni tuzağa düşürme suçlamalarını yapmamaya ikna edeceğini düşünüyorsan tekrar düşünebilirsin. | Open Subtitles | إن كنتِ تعتقدين أنّك ستقنعينني بالعدول عن تهمة الإيقاع في الجرم، ففكري مجدداً. |
Cinayet suçlamalarını geri çektiklerini söylediler. | Open Subtitles | يبدو أنّهم سيسقطون تهمة الشروع في القتل |
suçlamalarını düşürdüm ve senin bana yaptığın şey bu mu? | Open Subtitles | اقوم باسقاط التهم وهذا ما تفعله من اجلي؟ |
En azından ekibim üzerindeki suçlamalarını çekebilirsin. | Open Subtitles | أقل مايمكنك فعله هو اسقاط التهم عن فريقي |
Ne gördüğümüzü dünyaya anlatmaya çalışmak, bize, önyargı, taraflardan birinin yanında yer alma, tüm tarafları görmeme ve bildiğin gibi, sadece tek bir hikaye anlatma suçlamalarını getirdi. | TED | وكنا نحاول إخبار العالم به جلب لنا إتهامات بالتحيز، وبالإنحياز لأحد الاطراف، وعدم رؤية القصة الكاملة، ومحاولة نشر جانب واحد من القصة. |
Uzun zamandır süren, savcılar ve sponsorlar arasında yasadışı birtakım anlaşmalar olduğu suçlamalarını destekleyen bir video görüntüsü kamuoyuna sunuldu. | Open Subtitles | لقطات الفيديو التي تدعُم إتهامات طويلة الآمد التواطيء الغير المشروع بين المُدعيين العامين والرعاه وقدّ كان الكشف عنها للجمهور |
Ancak kimse 10 yaşındaki bir kızın suçlamalarını ciddiye almadı. | Open Subtitles | لكن لا أحد أخذ اتهامات الفتاة ذات العشر سنوات على محمل الجد |
Resmi bir polis raporu Hardy'nin suçlamalarını inkaretti. | Open Subtitles | تقرير الشرطة الرسمي نفى اتهامات هاردي. |
Yoldaş Fiedler'in suçlamalarını işittiniz. | Open Subtitles | لقد سمعت الاتهامات "(منالرفيق"( فيدلر. |