"suçluluğunu" - Traduction Turc en Arabe

    • ذنب
        
    • بالذنب
        
    • مذنبة
        
    • مُذنب
        
    • ملوميّة
        
    • ذنبكَ
        
    Görüyorsun ya, senden evvel... o soru formu, ülkenin suçluluğunu test etmek için hazırlanmış. Open Subtitles .. ترى مسبقاً أن الاستبيان مصمم ليختبر ذنب الدولة
    Kayıtlar birinin suçluluğunu ya da masumiyetini ispatlayabilir. Open Subtitles يمكن للسجلات أن تثبت ذنب أو براءة الشخص.
    Adam kendisini vurdu. Bana göre bu suçluluğunu kabul etmek. Open Subtitles لقد أطلق النار على نفسه، يبدو كإعتراف بالذنب بالنسبة لي.
    Böyle bir özgürlüğe sahip tek kız olduğumun farkındaydım ve bunun suçluluğunu hissediyordum. TED كنت أدرك أنني الفتاة الوحيدة التي حصلت على هكذا حرية و لقد كنت أشعر بالذنب حيال ذلك.
    Bu kızın suçluluğunu kanıtlar, Mathis'in masumiyetini değil. Open Subtitles أثبتنا للتو أنها كانت مذنبة هذا لا يعنى أنه برئ.
    İşi bu. Bayan Roosevelt suçluluğunu sorgulayan bir bildiri dağıttı. Open Subtitles وأدلت السيّدة (روزفلت) بتصريح عام تُشكّك بأنّه مُذنب.
    Komiser Laguerta, Mayan Kulüp'te yaşanan silahlı çatışmada Miami Metro'nun suçluluğunu kabul etmediği gibi, inkâr da etmiyor. Open Subtitles الملازم (لاغويرتا) لا تؤكّد ولا تنفي... "ملوميّة مديرية شرطة (ميامي) في تبادل النيران الأخير في ملهى (مايان)"
    Ailelerimin yüzlerine baktıkça, onları ölüme yollamanın suçluluğunu hissediyoruz. Open Subtitles نحمل ذنب ارسالهم إلى موتهم. حينما ننظر إلى وجوه عائلاتهم.
    O insanların ölümünde senin de bir payın olduğunu bilmenin suçluluğunu hissedeceksin. Open Subtitles وستتحمل ذنب لأنك مسؤول معى عما يحدث لهؤلاء
    Kimseye söylemeden ve hiçbir şey yapmadan durmanın suçluluğunu taşıyamıyordu. Open Subtitles لم تتحمل ذنب كونها كانت مكتوفة الأيدي ولم تفعل شيئًا ولم تخبر أحدًا
    Kaçırdığımız yılların suçluluğunu taşımanı istemiyorum. Open Subtitles لا أرود منك تحمل ذنب كل تلك السنوات التي أضعناها بعيداً عن بعضنا البعض
    Hayatta kalanların suçluluğunu çekiyorsun sen de. Babanın ölümünü aklından atamıyorsun. Open Subtitles تعاني من ذنب الناجي، تعجز عن تجاوز موت أبيك.
    Babanın ölümünden dolayı suçluluğunu aşmanı için buradayım. Open Subtitles أنا هنا لمساعدتكِ على التغلب على شعوركِ بالذنب تجاه موت أبيكِ
    Çoğu kişinin fakirlikten kıvrandığı bir dönemde deli gibi para kazanma planları yapmanın suçluluğunu yaşıyorum. Open Subtitles أشعر بالذنب يلتهمني بسبب كميّة المال التي أجمعها بينما الكثير من الناس لا يملكون شيئاً
    Yahudi suçluluğunu bırak, baba. Ne yapıyorsun? Open Subtitles توقف عن الشعور بالذنب الخاص باليهودية أبي , مالذي تفعله؟
    Ama Matthew, John'u kaybetmenin suçluluğunu bir türlü üstünden atamamıştı. Open Subtitles لكن "ماثيو" لايمكنه التخلص من شعوره بالذنب تجاه "جون".
    Kızın suçluluğunu kanıtladık, onun masumiyetini değil. Open Subtitles أثبتنا للتو أنها كانت مذنبة هذا لا يعنى أنه برئ.
    Onun suçluluğunu kabul edip, onu reddettiğini... Open Subtitles بأنك تقبل أنها مذنبة وتتبرأ منهـا
    Onun işi bu. Bayan Roosevelt, onun suçluluğunu sorgulayan açıklama yaptı. Open Subtitles وأدلت السيّدة (روزفلت) بتصريح عام تُشكّك بأنّه مُذنب.
    Komiser Laguerta, Mayan Kulüp'te yaşanan silahlı çatışmada Miami Metro'nun suçluluğunu kabul etmediği gibi, inkâr da etmiyor. Open Subtitles الملازم (لاغويرتا) لا تؤكّد ولا تنفي... "ملوميّة مديرية شرطة (ميامي) في تبادل النيران الأخير في ملهى (مايان)"
    Odaya girerek suçluluğunu kanıtlamış oldun. Open Subtitles لقد أثبتّ ذنبكَ بمجرّد الدخول لهذه الغرفة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus