Onlara söyleceğimiz bir bahane, onları üzecek ve bizde suçluluk duygusunun altında kalacağız. | Open Subtitles | أي عذر سنعطيهم اياه سيهبط علينا فقط مع سيل من الشعور بالذنب. |
Bazen bu suçluluk duygusunun kaldıramayacağı kadar ağır olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أحياناً أظنّ إنّ الشعور بالذنب لديه كثيرٌ عليه ليتحمله |
Bu suçluluk duygusunun görsel çevreden kaynaklandığını ve bunun gerçek dünyadaki insanlarda daha yüksek ahlaki değerler sağlayarak dünayayı yaşanabilir bir yer yapıp yapmayacağını anlamak istiyoruz. | Open Subtitles | لقد أردنا أن نرى إذا كان هذا الشعور بالذنب الذي انتزع من البيئات الافتراضية يمكن أن يدفع الناس للتفكير بشكل أكثر حول الأخلاق في العالم الحقيقي |
suçluluk duygusunun anlamını bilmeyen biri varsa o da babamdır. | Open Subtitles | إن كان هنالك شخص لا يعرف معنى الإحساس بالذنب فهو والدي |
suçluluk duygusunun davranışlarına yön vermesine izin verirsen başına sadece bela alırsın. | Open Subtitles | ولا تجعل الإحساس بالذنب يقرر ما تفعله وقتها ستطاردك المتاعب |
suçluluk duygusunun ortaya çıkardığı acımadan kaynaklanan kıskançlık ve şaşkınlıkla karışık düşünceli bir tavırla melankolik teslimiyet ve bir parça ironi. | Open Subtitles | الاستسلام لليأس مع شيء من المعرفة المدفوعة بالحسد و الحيرة المختلطة بالشفقة بدافع الشعور بالذنب بالإضافة إلى بعض السخرية |
Ama sonra anladım ki... suçluluk duygusunun arkasına saklanmak korkakların işi. | Open Subtitles | ثمّ أدركت أنّ... الاختباء خلف الشعور بالذنب هو حلّ الجبان |