"suları" - Traduction Turc en Arabe

    • المياه
        
    • مياه
        
    • الماء
        
    • ماء
        
    • المياة
        
    • مياهها
        
    • مياههم
        
    • مائهم
        
    • المائية
        
    • ومياه
        
    • ♪ على السعي
        
    • وماء
        
    • مياهه
        
    • العصائر
        
    Yükselen kıyı suları, yoğunlaşan hava modeli, hepsi tek yönlü biletimize damga vuruyor. Open Subtitles ارتفاع منسوب المياه الساحلية, تُكثف أنماط الطقس. إنهم جميعاً يدفعوننا بتذكرة إتجاهٍ واحد
    Hayır. Onun yerine ellerimin kanı boyar da kızıla döndürür o yemyeşil suları. Open Subtitles ،كلا، بدلاً من يدياي تلطخ البحار القرمزية .سوف تحول المياه الخضراء إلى حمراء
    Yağmur yağıp,taşdığında dahi,... ...okyanusun içi ve dışındaki suları kanala... ...dökmek için yapılan harcamalar ağırlaşıyor. TED ينفقون الكثير, الكثير، لتصريف مياه الأمطار تلك في المحيط عند هطول الأمطار والفيضانات أيضا.
    Yıkama suları, banyo suları toprağın altından kuru odun parçacıkları dolu çukurlara gidiyor ve bu meyve bahçesini suluyor. TED تجري مياه الغَسل والحمام تحت الأرض إلى سلسلة من أحواض النشارة، وبالتالي تروي تلك البساتين المنحدرة.
    Elektriği olmayan bir barakaları var, suları akmıyor, kol saati yok, bisikleti yok. TED لديهم كوخ لاتتوفر به الكهرباء، أو الماء الجاري، لا ساعة معصم، لا دراجة.
    Tüm okyanus suları başka bir yere akıtılsaydı dünya 72 katrilyon ton daha hafif olurdu. Open Subtitles بتحرير ، ماء كل المحيطات سيكون الكوكب أخف عما قبل بـ 72 كوادريلون طن
    Maalesef, mağara balıklarının doğal ortamı olan yer altı suları, aynı zamanda bizim de ana içme suyu kaynağımız. TED لسوء حظ الأسماك الكهفية، موطنها هو المياه الجوفية التي هي أيضاً مصدرنا الرئيسي لشرب المياه.
    Yıkama suları yeniden kullanılıyor; tuvalet sifonları için, havalı mekanik sistemler için ve bahçeyi sulamak için. TED حسناً، يتم إعادة إستخدام مياه الغَسل لديهم لدفع المياه في المراحيض، أنظمة ميكانيكية رائعة، لري الأراضي.
    Mars'ın yeraltı suları, donmuş buz şeklinde. TED أن المياه التي تقع أسفل السطح في المريخ هي متجمدة بشكل ثلوج
    Şehrin her yerinde vatandaşlara elektronik reklam panoları aracılığıyla ne kadar suları kaldığı gösterildi. TED فقط، استخدموا لوحات إعلانية إلكترونية توضّح مستويات المياه الحالية لكل مواطني المدينة.
    Kutsal su, geldiğin suları arındır. Open Subtitles أيتها المياه المقدسه .. إجعلى المياه نقيه من حيث يأتى الفيضان
    Yerli halk, köylerinin yükseğinde zaten var olan buzullardaki erimiş suları kullanarak dikey buzullar yapıyor. TED السكان المحليون يصنعونَ اﻷنهار الجليدية العمودية من مياه ذوبان الجليدات الثلجية المتواجدة في المرتفعات فوق قراهم.
    Kum yığınlarının önemli olduğu bir diğer nokta ise yağmur yağdığında yağmur suları toprağın altına emiliyor. TED أمرٌ آخر مهم عن هذه التلال الرملية هو أنها حين تمطر تتخلل مياه الأمطار التربة.
    Resifleri, botlarımızla, salma omurgalarımız ile, dozerlerle çiğnedik. Bu yüzden, bütün denizin kimyasını, suları ısıtmak ve fırtınaları kötüleştirmek suretiyle değiştirmiş olduk. TED سحقنا هذه الشعاب بمراكبنا وجرافاتنا، وغيرنا كيمياء البحر بأكمله، وتسببنا بزيادة دفء الماء واشتداد العواصف،
    İçme suları temizlendi, sıtmanın kökü kurutuldu. TED عندما حصلوا على الماء النقي .. وتم محاربة الملاريا
    Adamlara söyle, yardım gelene kadar mataralarındaki su, son suları olacak. Open Subtitles أخبر الرجال أن الماء الذي في حوزتهم يجب أن يكفيهم حتى وصول التعزيزات
    Sıcak suları var mı yok mu, tuvaletler kokuyor mu... ortalığı kokutan, pislik herifin tekinin her yere... sıçratmış olduğu ishali mi? Open Subtitles إذا كان هناك ماء ساخن أم لا عليك بمعرفة كافة التفاصيل الدقيقة
    Okyanusun tüm suları bir araya gelse kar beyazı bir kuğunun siyah bacaklarını beyaza döndüremez. Open Subtitles إذ لا يستطيع كل ماء المحيطات قلبَ سيقان البجعة السوداء إلى البياض، وإن نقعتهما دوما بالفيض
    Ardından günler haftalar geçti, tepelere kaçan millet, ya kirli suları içmeye mahkum oluyor, ya da ölümle yüzleşiyorlardı. TED الايام والأسابيع التي أعقبت ذلك، يهرب الناس الى التلال، مجبرين على شرب المياة الملوثة، أو مواجهة الموت.
    suları kaynar ve sessiz akıntıları yeni ve dolambaçlı yollarda kıvrılır. Open Subtitles مياهها تغلي، وتياراتها الهادئة تنعطف في اتجاهات جديدة وملتوية
    Orası neredeyse 100 derece. Neredeyse suları da kalmadı. Open Subtitles درجة الحرارة مرتفعة جداً لقد نفدت مياههم
    Tüm suları tükenince, Bay Peachtree kovayı yıldırım iksiriyle doldurup katırlarına içirmiş. Open Subtitles وعندما نفذ مائهم فان السيد بيجتري سكب بعضا من مشروبه في جردل واعطاه الى البغال
    Hatta suları çekilmiş yabani otlarla dolu sular da bile işinizi görür. Open Subtitles إنه يعمل حتى في اصعب المناطق حيث يصعب على أعتى الأفخاخ المائية أن يعمل
    Cipsler, şişe suları, rekabetçi fiyatlar, ağaç altlarında tecavüz ya da haraç kesmek yok. Open Subtitles رقائق البطاطا ومياه بقنانٍ، أسعار تنافسيّة بدون المعاملة السيئة والابتزاز
    Dağdan dağa aştılar, suları çevirdiler yuva kurmaktı dertleri onlar bir araya geldiler Open Subtitles ♪ على السعي لإيجاد ♪ المنزل ♪ انهم جميعا الوقوف صفا واحدا ♪
    Çiçek açmış ağaçları, kayaları, soğuk temiz suları görmüyorlar. Open Subtitles لا يرون أشجار مزدهرة وصخور وفحم وماء نظيف
    Hem toprakları hem de ılık ve berrak suları genellikle sakin görünür. Open Subtitles على كلاً من الأرضِ وتحت مياهه الواضحة الدافئة , يَبْدو هادئَ عادة.
    Biz pasaklı insanlar çöplerimizi yol kenarına atıyoruz, heryer tavuk, kemikleri etsuları, meyve suları artıklarıyla dolu. Open Subtitles بينما نكون بشرا ً قذرين نرمي القُمامة عند الطرق الجانبية ونترك العصائر وعُصارة اللحم وعِظام الدجاج في كل مكان.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus