Siz Suwa'nın torunusunuz. Veliaht ilan edilemezdiniz. | Open Subtitles | أنت حفيدَ ساوا هو لن يَستطيعُ أَنْ يُعيّنَك وريثَ |
Naaşının zırhıyla birlikte Suwa gölünde yakılmasını vasiyet etti. | Open Subtitles | تَمنّى أَنْ يُدْفَنَ في بحيرةِ ساوا في درعِه |
Bu Suwa tapınağı festivalinin de yarın başlaması anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل يعني ذلك أن "مهرجان ضريح (سووا)" سيبدأ غدا أيضا؟ |
Kalenin içindeyse, Suwa tapınağı festivalinden bir gün önceydi. | Open Subtitles | وداخل القلعة، كان اليوم هو السابق (لمهرجان ضريح (سووا |
Merhum Efendimiz, bu kalenin sahibi olan Efendi Suwa'yı ortadan kaldırmıştı. | Open Subtitles | اللورد الراحل حطّمَ اللّورد سوا الذي إمتلكَ هذه القلعةِ |
"Belki de Suwa Tapınağı'nı yıkmak iyi bir fikir değildi." | Open Subtitles | ربما هي لم تكن فكرة جيدة بهدم معبد سوا |
Burada, Suwa Kalesi'nde yaşadığınıza göre inanıyorum ki, bu onun duygularını gösteriyor. | Open Subtitles | منذ ان عيشت ِ هنا في قلعةِ ساوا أَعتقدُ ان هذا يظهر مشاعرَه |
Artık yarınki Suwa tapınağı festivali ile ilgilenebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الآن انتظار (مهرجان ضريح (سووا |
Baba, Suwa tapınağının davulları sustu. | Open Subtitles | أبي، لقد توقف قرع الطبول (في ضريح (سووا |
Suwa Kalesine dönüyorum! | Open Subtitles | سَأَعُودُ إلى قلعةِ سوا |
Suwa'nın kızını seviyordu ve siz de bu ilişkinin meyvesisiniz. | Open Subtitles | أحبَّ بنتَ سوا وأنت النتيجةَ |