Karşılaşmadan önceki günlerde, acaba gelecek mi diye tüm dünyayı merakta bıraktı. | Open Subtitles | قبل ايام من الحدث جعل العالم كله يتسائل اذا ما كان سيأتي |
tüm dünyayı demokrasi için özgürleştirecek bir savaştan yeni döndüm. | Open Subtitles | عدت للتو من حرب و حررت العالم كله لآجل الديمقراطية |
Köpeklerden insanlara kadar tüm dünyayı bir araya getirmeye bayılıyorsun. | Open Subtitles | انت تحبين أن تربطي العالم بأسره من الكلاب الى الناس |
tüm dünyayı arayabilirsiniz, fakat çeşitliliği benim yuvamdan daha fazla olan bir yer bulamazsınız. | TED | يمكنك أن تجول العالم بأكمله لكنك لن تجد عالماً متنوعاً كعالم طفولتي |
Eğer tüm insanlar haftada tek bir öğünlerinden fedakârlık yapsa tüm dünyayı doyurabiliriz. | Open Subtitles | إن ضحّى كل شخص بوجبة طعام واحدة في الأسبوع، سيكون هناك ما يكفي لاطعام العالم أجمع. |
Bir adam sadece bir gecede tüm dünyayı nasıl dolaşabilir bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف كيف رجلاً بتلك الضخامة يسافر حول العالم بمزلجة واحدة |
Eğer tüm dünyayı oynatacak olursak, dünyada ne gerçekleştiği budur, | TED | و هذا هو ما يحدث في العالم, إذا عرضنا العالم كله. |
Cengiz Han, Göktanrı'nın tüm dünyayı fethetmesini istediğini düşünüyordu. | TED | آمن جنكيز خان أن تنجيري أراده أن يغزو العالم كله باسمه. |
tüm dünyayı karşına alıp bu şekilde yaşayamazsın. | Open Subtitles | لاتستطيع ان تُعادى العالم كله و تهرب بفعلتك |
"Göze göz" sadece tüm dünyayı kör bırakır. | Open Subtitles | مبدأ العين بالعين نهايته أن يعمي العالم كله |
Bakın, deniz seviyesi problemi ve kriyosferin bundaki rolü son derece önemli ve tüm dünyayı etkileyecek. | TED | مشكل ارتفاع مستوى البحر ودور الغلاف الجليدي في رفعه مهم للغاية وسيؤثر على العالم بأسره. |
Fakat Santa yalnızca Meksiko'yu kontrol etmek istiyor oysa bu yüzkaraları tüm dünyayı. | Open Subtitles | لكن سانتا آنا يريد أن يحكم المكسيك فقط و هؤلاء المفضوحين يريدون حكم العالم بأسره |
Sadece beni kurtarmak için tüm dünyayı değiştirmek gerekmez. | Open Subtitles | لا يجب أن تغيروا العالم بأسره فقط لإنقاذي |
Sahip olduğumuz fırsatlarla, tüm dünyayı ele geçirebilirdik. | Open Subtitles | الفرص التى أتيحت لنا العالم بأكمله كان بقبضتنا |
Sahip olduğumuz fırsatlar. tüm dünyayı ele geçirebilirdik. | Open Subtitles | الفرص التى أتيحت لنا العالم بأكمله كان بقبضتنا |
Ama eğer yumruğunu açarsan tüm dünyayı tutabilirsin. | Open Subtitles | لكنك إذا فتحت قبضتك فيمكن أن تحمل العالم بأكمله |
Ey kutsal ve mukaddes kadın insanlığın ebedi tesellisi cömertliği ve zarafetiyle tüm dünyayı besleyen ve sefalet çekenlere büyük karşı şefkat taşıyan sevgi dolu bir anne gibisin. | Open Subtitles | , إيتها السيدة المباركة والمقدسة , دائمة الراحة للبشرية , بفضلك و نعمتك تطعمين العالم أجمع |
Ey kutsal ve mukaddes kadın insanlığın ebedi tesellisi cömertliği ve zarafetiyle tüm dünyayı besleyen ve sefalet çekenlere büyük karşı şefkat taşıyan sevgi dolu bir anne gibisin. | Open Subtitles | . كأم محبة سوف تفعلى إيتها السيدة المباركة والمقدسة بفضلك و نعمتك تطعمين العالم أجمع |
Ama tüm dünyayı gezerken ve muhbirlerle konuşurken gördüğüm, aslında, çok sadık ve sıklıkla çok muhafazakar insanlar oldukları. | TED | لكن ما وجدته يحدث حول العالم والتحدث إلى كاشفوا الفساد، واقعًا، هو أنهم أناس مخلصون و غالبًا محافظون. |
Aslında böylece pratik olarak tüm dünyayı kapsayacak bir kesit alabileceğim örnekleri seçebilirdim. | TED | لذا فقد تمكنت من إختيار عينات لتغطية شريحة تقوم تحديداً بتغطية كل العالم. |
Karanlık bulutların gökyüzünde olduğunu tüm dünyayı sallayan şimşek ve yıldırımları gördüm. | Open Subtitles | رأيت سحب سوداء ترتفع بعرض السماء وكان هناك وميض البروق وصوت الرعود وبدا كأنهم يهزّون الأرض كلها |
Ben tüm dünyayı, bu tarz giyinerek dolaştım. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى كل أنحاء العالم وأنا البي هذه الملابس |
Birinin kederini alıyor ve tüm dünyayı bunu yaşamaya zorluyorsunuz. | Open Subtitles | تأخذون مصيبة شخص وتجبرون العالم على أن يعيشها |
Yeterli boyuttaki bir yayıcı cihaz tüm dünyayı örtebilir. | Open Subtitles | آلة مثل هذه لنشر المرض قد تدمر العالم |