10 bin yıl önceden gelen ateş oyuklarına baktığınızda, rakunları göreceksiniz, kurtları göreceksiniz, tüm farklı yaratık türlerini göreceksiniz. | TED | اذا نظرتم الى حفريات النار من 10،000 سنة مضت، سترون الراكون، الذئاب، سوف ترون كل الأنواع المختلفة من المخلوقات. |
Hepimiz muhteşem bir film olduğunu biliyoruz ve kültüre girip, bir fenomen haline gelmesini ve tüm farklı permütasyonlarını görmek çok ilginçti. | TED | جميعنا نعرف أنه فيلم رائع، وقد كان من المثير جدا رؤيته يخرج للثقافة ويصبح ظاهرة ورؤية كل تبديلاته المختلفة. |
tüm farklı materyaller, tüm farklı stiller, tüm farklı zamanlar. Taslak defterlerindeki çizimler, Roma'nın ayrıntılarına bakma. | TED | كل المواد المختلفة,كل الاساليب المختلفة, كل الازمنة المختلفة. رسوم من كراسات الرسم , النظر الى تفاصيل من روما. |
Gerçekte ise beyaz ışık, görebildiğimiz tüm farklı renklere karşılık gelen dalga boylarını içerir. | TED | في الواقع، فإنّ الضوء الأبيض يتضمن أطوالًا موجيّة تتوافق مع كلّ الألوان المختلفة التي نستطيع رؤيتها. |
Belli bir çeşit harcamayı derinlemesine inceleyebiliyorsunuz. veya tüm farklı bölgeleri inceleyip karşılaştırabiliyorsunuz. | TED | يمكنك الغوص لأسفل بنوع محدد من الإنفاق أو يمكنك الإستكشاف عبر كل المناطق المختلفة وتقوم بمقارنتها. |
Gezegenler için yanlış giden tüm farklı yolları buluyoruz. | Open Subtitles | كافة هذه الطرق المختلفة التي تسير بها الكواكب خاطئة |
Bu ülkeye saldırabilecek birinin tüm farklı yollarını düşünün. | Open Subtitles | بالتفكير في جميع السبل المختلفة شخص ما يمكنه مهاجمة هذا البلد و إستخدام اليقظة |
tüm farklı bilimsel sonuçları irdeleyecek zaman yok. | TED | لذا , لا أملك الكثير من الوقت لأراجع معكم كل النتائج العلمية المختلفة . |
ve tarafsızlık prensibi kendisini dünyanın tüm dinlerinde ortaya koyar altın oranın tüm farklı versiyonlarında ve pek çok açıdan farklılık gösteren dünyanın tüm ahlaki felselerinde ama ahlaki, bir çeşit tarafsız bakıştan değerlendirmemiz gerektiğini varsayar. | TED | ويبرهن مبدأ التجرد هذا عن نفسه في كل عقائد العالم في جميع الإصدارات المختلفة للقاعدة الذهبية، وفي كل فلسفات العالم الأخلاقية، والتي تختلف في نواح عديدة لكن تشترك في المسلمات من وجهة النظر المتجردة نوعا ما. |
Fakat kanın zorlu bir tarafı da var çünkü çok az bir raf ömrü vardır, birbirinden farklı çok çeşitli depolama ihtiyaçları vardır, ve hasta gerçekten bir şeylere ihtiyaç duymadan önce, tüm farklı kan grupları için ihtiyacı tahmin etmek gerçekten zordur. | TED | لكن الدم أيضاً موضوع تحدي لأن فترة صلاحيته قصيرة جداً هناك الكثير من متطلبات التخزين ومن الصعب حقاً التنبؤ بموعد طلبه لجميع هذه المجموعات من الدم المختلفة قبل أن يحتاج المريض شيئاً فعلاً |
tüm farklı izler birbirinin üzerine katmanlanmış. | Open Subtitles | كل المقاطع المختلفة متجمعة فوق بعضها |
tüm farklı Asya dillerinde ağlayan 100 inek! | Open Subtitles | مئة مهووس يصرخون بكل اللغات الآسيوية المختلفة! |
İnsanlar hem beraber olmak, hem de başka yerde olmak istiyor -- olmak istedikleri tüm farklı yerlerle irtibat kurmak istiyor. | TED | الناس يريدون أن يكونوا مع بعضهم البعض، ولكن أيضا في مكان آخر -- على اتصال بكل الأماكن المختلفة التي يريدون التواجد بها. |
Çünkü kitapları sınır ötesine taşıyamıyoruz. Britanya, Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelenda gibi İngilizce konuşulan tüm farklı ülkelerde ayrı versiyonları okunmak zorunda ve hepsi Harry Potter'ın ayrı kitabına sahip olmak zorunda. | TED | حسنا، لأننا لا يمكننا نقل الكتب عبر الحدود، يجب أن تكون هناك إصدارات متعددة للقراءة في جميع البلدان المختلفة الناطقة بالإنجليزية. بريطانيا، أمريكا, وكندا، وأستراليا، و نيوزيلندا وجب أن يكون لديهم إصدارات منفصلة من هاري بوتر. |
Bu şekilde üç veya dört saat devam ediyor. Düşüncemiz, hedefin söylemek istediği her şeyi söyletmek değil, Düşüncemiz, söylediklerinin dilde bulunan tüm farklı seslerin kombinasyonlarını içermesi. | TED | روبال باتل: الآن سوف تستمر على هذا المنوال لحوالي ثلاث إلى أربع ساعات، والفكرة ليست في أن تقول كل شيء سيريد الشخص المستهدف أن يقوله، لكن الفكرة هي تغطية جميع التركيبات المختلفة من الأصوات التي تحدث في اللغة. |