Göğüs röntgeni alıp tüpte oklüzyon olup olmadığına bakacağım. | Open Subtitles | أشعة صدرية و التحقق من الأنبوب للتأكد من عدم وجود انسداد |
Marlon'un parmak izlerinin tüpte olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم أن بصمات مارلون موجودة على الأنبوب |
Gelen sıvıyı görebilirsiniz, uzun tüpte yoğuşuyor ve zaten çoktan gelmiş.. | Open Subtitles | ،يمكنك رؤية البخار متصاعداً يتكثّف في الأنبوب الطويل وهناك سائل بالفعل يمرّ عبره |
Bu tüpte ise odaya girdiğinizde sizi öldürecek zehirli bir gaz var. | Open Subtitles | ، وفي القارورة الثانية يوجد غاز سام سوف يقتلكم إذا دخلتم تلك الغرفة |
Bu tüpte 4 küçük şey yatıyor. | Open Subtitles | في تلك القارورة أربعة فرسان صغار جدا: |
Sonra, çözeltinin ince bir film şeklinde yayılmasını sağlamak için çözeltiyi cam bir tüpte aşırı hızlı bir şekilde dakikada 5000 devir hızda döndürdüler. | TED | بعد ذلك، يقومون بإدارة المحلول في أنبوبة زجاجية بسرعة 5000 دورة في الدقيقة فتجعل المحلول ينتشر على طبقة رقيقة |
(Gülüşmeler) Bu küçük tüpte aslında çok sıradan bir örümcek var. | TED | (ضحك) في هذا الأنبوب الصغير، لدي عنكبوت شائع جدًا. |
Bu tüpte Benji'nin hayatını kurtaracak panzehir var. | Open Subtitles | (في تلك القارورة ، يتواجد الترياق الذي سوف يُنقذ حياة (بينجي |
Yüzlerce farklı insanın genomlarının aynı uyarıya nasıl farklı tepki verdiğini tek bir tüpte test edebilecek yeni bir yol geliştiriyoruz. | TED | ونطور طريقة لنجربها في أنبوبة منفردة عن كيف أن الخلايا بمعية المئات من مجموعات الجينات المختلفة للبشر تستجيب بشكل مختلف لنفس الحافز. |