| Bu benim hedef müşterilerimi yalnızca baştan çıkaracak türde bir şey. | Open Subtitles | ذلك النوع من الأمور من شأنه أن يغري فقط عملائي المستهدفين |
| Evet, ölmekte olan annesine bakmak için okulunu bırakacak türde bir insan. | Open Subtitles | هو النوع من الأشخاص .. الذي يترك الجامعة .ليعتني بوالدته التي تحتضر |
| Biliyorum bu türde bir kararı bir başkası olmadan kendi veremez. | Open Subtitles | اعلم , ان هذا النوع من القرارات لم يقم به لوحده |
| Zambaklar fazla feminen. Bir kadına alınacak türde bir çiçek. | Open Subtitles | لكن زهور الزنبق، إنها أنثوية من النوع الذي تقدّمه لإمرأة |
| Sen, arkadasinin arkasinda duran türde bir adamsin, özellikle sempozyuma gitmesi gerektiginde. | Open Subtitles | أنت من النوع الذي يستعين بصديقه عندما يكون لديه ندوة يذهب إليها |
| Ona başka türde bir hücre olmayı öğretmeye gerek yoktur. | TED | نحن لا نحتاج ان ندربها لتصبح خلية من نوع اخر. |
| Pakistan'da kadınların her gün yüzleştiği çok ciddi ve bazen ölümle sonuçlanan türde bir taciz. | TED | هذا النوع من المضايقات التي تتعرض لها النساء في باكستان خطير جدا ويؤدي إلى حدوت وفيات في بعض الأحيان. |
| Shackleton'ın adamlarından biri bu türde bir alanı geçmenin, bir tren garının cam tavanı üzerinde yürümek gibi olduğunu anlatmış. | TED | واحد من رجال شاكلتون وصف عبوره لهذا النوع من التضاريس مثل المشي على السقف الزجاجي من محطة للسكك الحديدية. |
| Bu türde bir gelişimi şu ana kadar binlerce çocukta gözlemledik, özellikle güçlük çeken öğrencilerde. | TED | شهدنا هذا الآن، هذا النوع من التحسن، مع آلاف وآلاف الطلاب، خصيصا مع الطلاب الذين يعانون من مشاكل. |
| Sialik asit bizim yediğimiz türde bir şeker değildir. | TED | حمض السياليك ليس ذاك النوع من السكّر الذي يؤكل. |
| Ehliyetinde saç rengi hâlâ kahverengi yazan bir adamdan bekleyeceğim türde bir tavsiye. | Open Subtitles | هذا النوع من النصائح الذي تتوقعه من رجل مازال مكتوب على رخصة قيادته أن شعره بني |
| Biliyor musun, ona bu konuda saygı duyacak türde bir insan olduğun için mutluyum. | Open Subtitles | أتعلمين، إنني مسرور لأنكِ من النساء اللاتي يُعطينَ الرجال هذا النوع من الإحترام |
| Yardımı olacaksa söyleyeyim, Derek bırakılacak türde bir adam değil. | Open Subtitles | أنه ليس النوع من الرجال الذي تتركه إذا كان بمقدرتك مساعدته |
| Sen bir fedai gorilin kendisini itip kalkmasına izin verecek türde bir adam değilsin. | Open Subtitles | إنك لست من النوع الذى يسمح لغوريلا ذات ذراع قوى أن تخيفك هكذا |
| Belki de içinde bulunmanız gereken türde bir hikayeydi. | Open Subtitles | ربما هي قصة من النوع الذي يجب أن تكوني حاضرة فيها |
| Eve, Papi'ye götürmek isteyeceğiniz türde bir kızdı. | Open Subtitles | إنها كانت من النوع الذى يجب أن أخذه معى ليراها أبى |
| Özel türde bir işse o zaman belki birisini kendi arar. | Open Subtitles | إذا كان عملاً من نوع خاص ربما شخص ما يتصل بمهوس |
| Sen tam da Wade'in birlikte olması gereken türde bir kızsın. | Open Subtitles | أنت بالضبط نوع الفتيات التي يجب على وايد أن يكون برفقتها |
| Binlerce yıllık hayatımda bir kişi bile senin yaptığın türde bir şey yapmadı. | Open Subtitles | خلال آلاف السنين التي شهدتها ما فعل امرؤ حيّ قطّ مثل ما فعلتِه. |