Bu da cinsel taciz konusundaki tüzel kuralları dosyalama sesi. | Open Subtitles | وهذا صوتي وأنا أرسل مبادئي التوجيهية للشركات عن التحرش الجنسي |
Ben, müvekkilinizi para karşılığı rehin tutan tüzel bir katil değilim. | Open Subtitles | إني لستُ مدمرةً للشركات |
Harlan'ın yaptığı biraz daha tüzel. | Open Subtitles | ما يفعله (هارلان) هو أكثر للشركات |
Ama arkadaşım müşterilerin tüzel harcamalarına erişebileceğimiz bir açık kapı bulmuş. İşimize yarar mı? | Open Subtitles | تغرة للدخول إلى حسابات العملاء في الشركات هل هذا يساعد؟ |
Ama arkadaşım müşterilerin tüzel harcamalarına erişebileceğimiz bir açık kapı bulmuş. | Open Subtitles | أي شيء عن مالكي العقارات، لكن صديقي وجد ثغرة للدخول إلى حسابات العملاء في الشركات |
Suya tüzel kişilik vermemiz gerekiyor çünkü tüzel kişilik, şu hakları ve korunmaları sağlıyor: | TED | نحن بحاجة لمنح الشخصية للماء، لأنه يتحمّل الحقوق والحمايات اللاحقة. |
Suya tüzel kişilik verdiğimiz yeni yasalar yaratabiliriz. | TED | يمكننا إنشاء القوانين لمنح الشخصية القانونية للماء. |
Bir baktık ki, neredeyse 250 yıl önce Londra'da vuku bulmuş, ilginç bir dava var, Somerset, Stweart'a karşı, siyahi bir kölenin yasal sistemi kullanarak tüzel şeyden gerçek kişiliğe geçtiği bir dava. | TED | و اتضح هنالك حالة مثيرة للاهتمام التي وقعت منذ ما يقرب من 250 عاما في لندن تسمى سومرست مقابل ستيوارت، اين عبدا سود استعمل النضام القانوني و انتقل من شئ اعتباري الى شخصية اعتبارية. |
2000'de, Hindistan Yüksek Mahkemesi, Sih dinine ait kutsal kitapların tüzel kişi olduğuna hükmetti ve 2012'de, çok yakın bir tarih, Yeni Zelanda'da yerli halk mensupları ve kraliyet arasında bir nehrin kendi nehir yatağına sahip tüzel bir kişi olduğu kabul edilen bir anlaşma oldu. | TED | في عام 2000،المحكمة العليا الهندية رأت أن الكتب المقدسة من ديانة السيخ كان شخص اعتباري، وفي عام 2012، مؤخرا، كان هناك معاهدة بين السكان الأصليين في نيوزيلندا والتاج، والذي تم الاتفاق عليه أن النهر كان شخص اعتباري الذي كان يملك مجرى النهر الخاص بها. |